Toplam yorum: 3.080.354
Bu ayki yorum: 124

E-Dergi

Murat GÖKÇEK

Okumak, varoluşsal yolculukta hayatıma anlam katan yegane aktivite olmuştur. Belki de hayatı daha yaşanılır kılmak, tıpkı bir enstrüman çalmak gibi. Bendeki dönüşümün temel kaynağı oldu kitaplar. Eminim ki toplumların dönüşümünde de büyük bir etkendir okumak. Bu dönüşüm Gregor Samsa gibi bir gecede ve hiç bir neden olmadan değil sebep sonuç ilişkisi düzeyinde kitapların eseridir.

Murat GÖKÇEK Tarafından Yapılan Yorumlar

04.08.2022

Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiş İnci; bir zamanlar bir koyda yaşayan fakir bir inci avcisının, Kino'nun ve ailesinin hikâyesidir. Çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri gorulmemiş dev bir inci. Bu inci umut getirdiği kadar yıkım da getirecektir. İncinin öyküsü, fakirliğin mûziğine,kötülüğün, hırsın ve düşmanlığın türküsüne karışacaktır.
Muhteşem bir anlatım ve Tomris Uyar çevirisiyle keyifle okunacak bir eser.
03.08.2022

Kimdi "yeni dünyanın cesur insanı"? Neydi cesaret? Neleri fark etmemiz gerekti? İşte tamda bu sorulara cevaplar bulacaksınız bu kitapta. Kişisel gelişim kitabı sanmayın bu kitabı, olsa da benzerlikleri kişinin kendini tanımasına, hakikati algılamasına bir pencere açıyor Sinan Canan.

Sanırım kitaptaki şu cümle kitabın sizde yapmak istediği etki olacaktır; "tabiatta devrim değil evrim vardır. Zıplamalarla, hoplamalarla değil; tedrici değişmelerle ve akışlarla ilerler." İşte bu evrimsel değişim içinde kendimizi bilmek, bildiğimizi sandığımız şeylerin kökenine inmek, alışkanlıklarımızı kırmak gerekiyor.

Keyifle okunacak bir Sinan Canan klasiği.
Modern İran romanının kurucusu, Doğu'nun Kafka'sı Sadık Hidayet'den ibret verici bir novella.

Aşina olduğumuz ve günümüzde, bizden hiç de uzak olmayan, çevremizde sıklıkla gördüğümüz bir karakterdir Hacı Ağa. Her daim çıkarlarını kollayan, dini ve gelenekleri kendi çıkarları için kullanan, herkes ile dost görünen, nüfuzlu, politikanın içinde siyaseti kendi çıkarlarına yontan, ticaret-siyaset-din üçgeninin ortasında faaliyet gösteren, yeri geldiğinde liberal, yeri geldiğinde şah yanlısı ama her daim paranın peşinde koşan ve tamamen kişisel menfaat teminine odaklanmış yaşı doksana varmış bir karakterin hikayesidir.

Öyle bir karakterdir ki Hacı Ağa; "bu dünyada birileri yönetecekse, diğerleri de itaat edecek. Niye ben Ağa oldum da Murat kul oldu? Çünkü Allah öyle istemiş, bana ne gerisinden!" (s. 43) diyecek kadar pervasız, "İnsanlar aç, muhtaç, cahil ve hurafe peşinde olursa, işte ancak o zaman bize itaatleri devam eder" (s.128) diyecek kadar toplum düşmanı bir tipolojidir Hacı Ağa.

İlk kez 1945 de yayınlanan bu eser, aslında toplum düzenine, siyaset sistemine, din adamlarına, geleneklere ve temelde sisteme yöneltilen sert bir eleştiri, toplumsal bir hicivdir. Aynı zamanda İran'ın toplumsal, siyasal ve kültürel dünyasına da bir anlamda tanıklıkdır.

Okurken kimi zaman kızacak, kimi zaman yine kızacak, kimi zaman da öfkelenecek ama sonuçta toplumun cehaletten kurtulamaması durumunda Hacı Ağaların modasının her daim devam edeceğini anlayacaksınız.
20.07.2022

Kimlik, "insanın zaman içindeki incelişinde onu dünyaya bağlayan bir ayna" diyor Amin Maalouf. Peki Milan Kundera'nın romanındaki "kimlik" neyi ifade ediyordu. Evli bir eş kimliği, annelik kimliği, peki beş yaşındaki oğlunu toprağa verince hangi kimlik. Hayatın içinde yaşadığımız olgularda takındığımız kimlikler neydi peki.
Neremizden yaralandıysak kimliğimiz orasıysa eğer, Chantal’ın çocuğunu toprağa vermesiyle bir teselli miydi genç sevgilisi Jean-Marc ile ilişkisi.
Kitap, aşkı sorgulatıyordu, yaşam ve kimlikler üzerinden. Birbirlerinin gizli yönlerini bilmek isteyen bir ilişkinin, bunun için yaptıkları küçük oyununun bir karabasan'a dönüşümünü izletiyordu okuyucusuna. Rüya nerede başlıyordu, gerçeklik hangisiydi. Keyifle okunacak bir Milan Kundera klasiği.
17.07.2022

Kundera'nın Çekoslovakya'yı terk etmeden önce yazdığı son kitabı ve benim de okuduğum üçüncü Kundera kitabı.
Resme ve şiire yeteneği olan Jaromil'in, çocukluktan yetişkinliğe geçişteki bunalımları, yaşadığı cinsel kimlik karmaşaları, cinselliğe adım atışları, hayalleri, sevgileri, aşkları ve bunların içinde de kendi bedeninden nefret eden bir anne. Romanın arka ekranında ise, savaş yılları, Rusya'nın işgali ve siyasi çatışmalar.
Psikolojik analizler ve bilinç altı çözümlemeleri ile Kundera sanırım Freud'a nispet yapıyor.
Resimlerini başsız kadın bedenleriyle resmetmek hangi bilinç altının bir yansımasıdır.
Peki Jaromil'in ilk cinselliği tecrübe etme deneyimleri, safi bedensel bir aşkın tezahürü müdür yoksa şefkat ve mutlak aşkın beklentisi midir?
Gençliği "erkeğin kadınsı çağı" olarak betimleyen yazar, o donemin gençlik sancılarını siyasal konjonktürden muhteşem olarak ele almış.