Modern İran romanının kurucusu, Doğu'nun Kafka'sı Sadık Hidayet'den ibret verici bir novella.
Aşina olduğumuz ve günümüzde, bizden hiç de uzak olmayan, çevremizde sıklıkla gördüğümüz bir karakterdir Hacı Ağa. Her daim çıkarlarını kollayan, dini ve gelenekleri kendi çıkarları için kullanan, herkes ile dost görünen, nüfuzlu, politikanın içinde siyaseti kendi çıkarlarına yontan, ticaret-siyaset-din üçgeninin ortasında faaliyet gösteren, yeri geldiğinde liberal, yeri geldiğinde şah yanlısı ama her daim paranın peşinde koşan ve tamamen kişisel menfaat teminine odaklanmış yaşı doksana varmış bir karakterin hikayesidir.
Öyle bir karakterdir ki Hacı Ağa; "bu dünyada birileri yönetecekse, diğerleri de itaat edecek. Niye ben Ağa oldum da Murat kul oldu? Çünkü Allah öyle istemiş, bana ne gerisinden!" (s. 43) diyecek kadar pervasız, "İnsanlar aç, muhtaç, cahil ve hurafe peşinde olursa, işte ancak o zaman bize itaatleri devam eder" (s.128) diyecek kadar toplum düşmanı bir tipolojidir Hacı Ağa.
İlk kez 1945 de yayınlanan bu eser, aslında toplum düzenine, siyaset sistemine, din adamlarına, geleneklere ve temelde sisteme yöneltilen sert bir eleştiri, toplumsal bir hicivdir. Aynı zamanda İran'ın toplumsal, siyasal ve kültürel dünyasına da bir anlamda tanıklıkdır.
Okurken kimi zaman kızacak, kimi zaman yine kızacak, kimi zaman da öfkelenecek ama sonuçta toplumun cehaletten kurtulamaması durumunda Hacı Ağaların modasının her daim devam edeceğini anlayacaksınız.