Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028
E-Dergi
Kitapkokuluhatun Tarafından Yapılan Yorumlar
Gemide kendine yalnız kalabileceği bir yer arayan yolcunun, tam da öyle bir yer bulduğunda, ondan önce orasını keşfetmiş olan doktor ile karşılaşmasıyla başlıyor hikaye. Doktor başından geçen bir olayı anlatıyor ve Amok Koşucusu isminin nereden geldiğini anlıyorsun. Çok zengin bir kadının doktordan yardım istemesi ve doktorun başlangıçta kadını geri çevirip sonra peşine düşmesi üzerine kurulu bir hikaye. Kadında farklı bir şey görmüş ve ona yardım etmek için oldukça çabalamış ve saplantı haline getirerek onun için Amok Koşucusu bile olmuştur. Bir sır verir kadın, doktora ve o sırrı kimselere söylememek için elinden geleni yapmaya çalışır. Söz konusu insan hayatıysa vicdani yükümlülüğü oldukça fazladır. Zweig insanın ruh halini, psikolojisini okuyucusuna aktarmakta oldukça başarılı.
Ah Burçak... Yaşanmış hikayeler her zaman daha fazla can yakar okurken. Bu kitap Burçak Çerezcioğlu' nun günlüklerinden oluşuyor. Lösemi ile savaşı, aşkları, acıları, cesareti, hayalleri(en çokAmerika hayali), her şeye rağmen hayata tutunuşu, hevesleri, heyecanları... Her zaman yanında olan ailesi, bir annenin yavrusunu kaybetmekle her an burun buruna oluşu, hiç yalnız bırakmayan arkadaşları, ah hepsi ne de güzel insanlar... Sadece 16 yıllık bir ömür, hastalığı ile savaşmak ile geçen yıllar ve erken gelen kaçınılmaz son... Alıntıda dediği gibi Burçak'ın, değerini bilmek gerek her şeyin ve hayatta sükretmemiz gereken ne de çok şey var aslında.
Ah Frida... Çektiği onca acıya, aldığı onca yaraya rağmen umudunu kaybetmeyen kadın. Kararan hayatına rağmen renklerden vazgeçmeyen, ruhunun rengini hiç soldurmayan kadın. Az çok bir bilgiye sahiptim ona dair fakat bu kitabı okuduğumda bildiklerimin iç yüzünü öğrendim. Hayatı, ailesi, acıları, aşkları, Diego'su... Yaşadığı ağır kazadan çok yaralar almış ve onun tüm yaşantısını etkilemiş ama her şeye rağmen tutunmuş hayata. Ruhundaki çiçekler hep renkli kalmış, hiç solmamış. Kimle tanışırsa tanışsın, kimle bir şeyler yaşarsa yaşasın Diego hep özel kalmış. Gerçek hayata dair kitapları severim çünkü yaşanmışlıklarla doludur, Frida'nın hayatına dair bir şeyleri merak ederseniz alın okuyun derim. Kitabın arkasında ona dair fotoğrafların, yapmış olduğu resimlerin bulunmasını da ayrı sevdim.
bir çocuğun ruh halini güzel işlemiş yazar. Yetişkinlerin davranışlarının çocuklar üzerindeki etkisini, bir çocuğun yetişkin yalanları ve oyunları içinde kaldığındaki çaresizliğini okuyorsunuz kitapta. Oldukça çapkın, genç ve yakışıklı bir baron'un tatil için gittiği otelde vakit geçirebileceği, birlikte olabileceği bir kadın araması üzerine başlıyor hikaye. Kadını bulduğunda ona ulaşmak için kadının on iki yaşındaki oğlu Edgar'la tanışıp arkadaş olması yani aslında onu kandırarak hedefine ulaşmaya çalışması ve bunu başardığında çocuğun yaşadığı kandırılmışlık hissi, hayal kırıklığı ve yetişkin oyunları karşındaki çaresiz kalışı... Bir yetişkinin arkadaşlığına kendisi alıştıran ve bu arkadaşlığı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Edgar'ın ruh hali geçiyor okuyucuya.
Her günü birbirinin aynısı olan, geçim sıkıntıları çeken, aldığı maaşı zorla yettiren, çevresindeki herkes tarafından aşağılanan hor görülen, ihtiyaç duyduğu iş için sisteme boyun eğmiş, paltosu artık kullanılamayacak kadar eskidiğinde bile yenisini diktirmek için binbir türlü çaba göstermek zorunda olan memur Akayiy Akakiyeviç'in hikayesi anlatılıyor kitapta. Güçlükle biriktirdiği para ile yeni paltosuna kavuşur ve o gün çevresindeki eskisi kadar hor görülen biri değildir. Hatta şöyle ki sırf onun için bir parti bile düzenlenir. Fakat aksilik bu ya paltosunu hırsızlara kaptırır. Ve asıl hikaye ondan sonradır.