E-Dergi

Kitap kısa kısa anlatılardan oluşuyor. 2 engelli çocuk sahibi bir babanın başlarda hoşnut olmaan hallerini görüyorsunuz daha sonrasında ise farklı bir pencereden bakıyorsunuz hikayeye. O çocukların psikolojisi ve babanın hissettiklerini düşünmeye başlıyorsunuz. Bir örnek vermem gerekirse; çocukları ile yapamayacağı şeylere değinmiştir baba, müzeye, sinemaya gidip beraber keyifli vakitler geçiremeyeceklerine, tenis veya basket oynayamayacaklarına, bir cv sahibi olamayacaklarına, evlenip çocuk sahibi olamayacaklarına vs vs. hem onların hem de kendinin yaşayamayacağı şeylere ve bir de bu çocukların toplumdaki yerine değinmiştir.

Cesur ve güzel kapak kızı Şebnem ve bir gün bir yerlerde yolları kesişen akrabalarının hikayesi. Kitapta başlangıç 3 ayrı karakterin hayatları anlatılıyor ama hepsinin ortak bir noktası var Şebnem; birinin ilk aşkı ve amcasının kızı, diğerinin halasının kızı ve kendinde olmayan cesaretin simgesi, bir diğeri ise hayranı. Aslında belirgin bir konu yok şöyle ki geçmiş ve bugün arasında kendini sorgulayan karakterlerin iç dünyası işlenmişti. Karakterler oldukça yoğundu ve detaylı bir anlatım vardı. Sonu beklediğim gibi değildi.

Kitap 9 bölümden oluşuyor. Kitaba adını veren Mimoza meyhanesi ile başlıyor anlatım peki kimler mi gidiyor o meyhaneye; sıkıntılarından, yalnızlıklarından kaçanlar, içki parası bulma telaşıyla masa masa gezip resim çizen ana karakter Rasim, bankacı Sabri Bey, bir duble bir şey ısmarlasalar diyen de kısacası bir nefes almak adına sığınılan bir yer Mimoza.
Hikaye tam bitti derken devam ediyor aslında zaman geçişleri söz konusu. Hatta şöyle ki yazarın kendi adının da geçtiği bir hikaye var o kısımda o anlatılan meyhanenin gerçek mi rüya mı olduğunu bir sorguluyorsunuz.

11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu mezarlık çocuğu Derda'nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının ayrı ayrı anlatımı yer alıyor kitapta. Karanlık hayatlara konuk ediyor Günday sizi, görüneni değil görünmeyeni gösteriyor. Birbiri ile bir gün mutlaka kesişen hayatlar, ödenen bedeller, acılar...

Kısa kısa 4 öyküden oluşuyor. Kitaba adını veren Mürebbiye öyküsü ile başlıyor ve sanırım beni en çok etkileyen de o oldu. İki çocuk yetişkinler dünyasında ki yalanları gözlemliyor ve o yalanların içinde bazı hayatların ne kadar çabuk harcandığı, bazı hayallerin nasıl da yok sayıldığını görüyorlar. Ve tüm bu yaşananlara şahit olan o gözler artık eskisi gibi bakamıyor aslında görmek de istemiyorlar.