Resmi adı American Military Mission to Armenia olan 15 asker 31 sivil toplam 46 kişilik Harbord heyeti bir aylık süre zarfında, deniz, demir ve kara yoluyla, Adana, Tarsus, Mersin, Mardin, Diyarbakır, Harput, Malatya, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Erivan, Tiflis, Bakü ve Batum'u gezmişlerdir. Heyetin adından da anlaşılacağı üzere kurulması kararlaştırılmış Ermenistan devleti için yerinde tetkik yapmaya gelen heyet üyeleri, Amerika'nın Ön Asya'da takip edeceği politikanın esasları hakkında da devletlerine bilgi verecek ve tavsiyelerde bulunacaktır.
Amerikan mandası üzerinde milli mücadele liderleri arasında ki görüş ayrılıkları bir nebze olsun kitapta anlatılmıştır. O dönemin sözü dinlenir düşünürlerinin kurduğu Wilson Prensipleri Cemiyeti Amerikan mandası fikrini destekleyen gruptu. Grup general İstanbul'a geldiğinde kendisiyle görüşmüş ve generalin ön yargılarını yıkmada etkili olmuştur. Heyetin ikinci büyük görüşmesi Mustafa Kemal ile Sivas’ta olmuş, ardından Erzurum’da Kazım Karabekir ile düşünceleri kemale ermiştir. Yazarın kitabına "Denilebilir ki, yüz yılımızda hiç bir gizli konuşma, 20-22 Eylül 1919 arasında Sivas'ta, bir tarafta Mustafa Kemal (Atatürk) ve Hüseyin Rauf (Orbay) ile, öte tarafta Amerikan generali James G. Harbord arasındaki mahrem (gizli) mülakat kadar olayların akışını değiştirmemiştir." İle yaptığı çarpıcı giriş cümlesi kitabın bir bölümünü oluşturan bu görüşme heyet üzerinde etkin olmuştur. Yazar bununla da kalmamış satır aralarında kitabın yazıldığı dönemdeki Kıbrıs ambargosuna karşı 1919'daki kadar bile tepki gösterilmediğinden yakınmıştır. Sayfalar arasında tarihi ispatlamak istercesine birkaç orijinal belge ve resimlere de yer vermiştir. Bunların yanında hain ve kahraman Türkler ile icraatları da gözler önüne aşikar olarak serilmektedir. Damat Ferit Paşa sözde Ermeni katliamını destekleyici sözler söylerken Papa İftim Erenerol ise böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını açıkça haykırmıştır.
Türklerin haksız ve suçlu olduğu yönünde beyni yıkanmış olarak gelen General, hakikati öğrenmiş ve diğer insanlara da duyurmak üzere geriye dönmüştür. Kitap içinde General Harbord'un ağzından raporunda yer verdiği orijinal tespitlere de rastlamak mümkündür. İnternette de bulunan bu raporda; bütün yakın ve orta doğuda en sağlam ve güvenilir müttefikin Türkiye olabileceği, manda rejiminin kabulü için Ermenistan'ın Türkiye'den ayrı düşünülemeyeceği, Ermenilerin hayallerine rağmen Türkiye sınırları içinde bir Ermenistan devleti kurulamayacağı, Amerika'nın manda yönetiminde başarılı olamayacağı gibi ifadeler satır aralarında rastlayabilmektesiniz. Böylece General Harbord kendisine telkin edilen fikirlerle hareket etmemiş, gerçekçi olduğunu ispatlamış; ilk defa Türk toprakları üzerinde müstakil bir Ermenistan kurulamayacağını da ifade etmiştir.
Heyet, manda görevi için bir nesile ihtiyaç duyulduğunu, ülkedeki en iyi elemanların bu manda ülkeye getirilmesi gerektiğini ve diğer ülke vatandaşlarının da başkalarına iyilik yapma isteğinin bulunması gerektiğini vurgulayarak böyle bir görevin alınamayacağını raporunda belirtmiştir. Manda altına alınmada ordu ve donanmanın karşılaşacağı problemlere bakıldığında bunların bugün Irak ve Afganistan’da karşılaştıklarının aynısı olduğu görülmektedir. Demek ki Amerika ders almamıştır ya da farklı menfaatler onu bu duruma getirmiştir.
Generalin gerçekleri lanse ettiği rapor gerçekleri görmesini sağladığı kişilerden birisi de Amerika eski başkanlarından Herbert Hoover’dir. Ortaya konan rakamlara bakarak “Beş senede bir milletin böylesine imhası asla mümkün değildir.” demiştir.