E-Dergi

Böyle tek bir köy ya da beldeyi temel alan gezi kitaplarına oldum olası mesafeli olmuşumdur. Ana tarafından memleketim olan Güneysu'yu görünce şans vermek istedim. İyi ki vermişim. Beldeyle alakanız yoksa hiç önermem ama oranın insanı, ilgi duyanlar muhakkak memnun kalır

akademik camiadan birinin ilk defa böyle bir kitap yazdığını görüyorum. bütünüyle emevileri savunan, yücelten, alabildiğine taraflı bir kitap yazmanın mantığını çözemedim. kaldı ki kitabın kurgusu çok karmaşık. daha derli toplu olmalı ve nokta atışı yorumlar yapılmalıydı. ayrıca kitap bence amacına da ulaşamamış. misal emevilere yöneltilen bir suçlamanın rivayete dayandığını belirten yazar bunun savunmasını bir başka rivayetle yapıyor. elle tutulur bir tarafı pek yok. bana kalırsa tüm kitap boyunca yalnızca Hz. Ali'nin halifeliğe geçişi ve Muaviye'ye devri arasında kalan süreci anlatan bölüm doyurucu olmuş. gerisi laf kalabalığı

Temadan ana karaktere kadar ciddi bir Clive Cussler etkisi var. Ülkemizde bu tarzın neredeyse hiç olmadığını hesaba katarsak bu kötü bir şey değil. Elbette ana karakterin "maceracı" arketipinden daha özgün olmasını beklerdim zira bu haliyle baştan sona bir Dirk Pitt kopyası. Bundan daha vahimi kitapta olay örgüsünün içler acısı hali. Kitap başlıyor, bir miktar gizem püskürtülüyor ardından devasa bir aksiyon sekansı ve bitiş. Sondaki twist ise öncesinde en ufak bir göndermesi yapılmadığından şok edici değil de sakil duruyor. Bu tarz romanlarda tempo çok önemlidir. Hikayenin temel aldığı gizem devamlı olarak gelişmeli, dallanıp budaklanmalı ve soru işaretleri canlı tutulmalıdır. Oysa burada tam tersi bir gelişim söz konusu. Ayrıca bazı bölümlerde "kitap editör yüzü görmemiş" düşüncesi dahi canlandı zihnimde. Yine de umarım yazar kendini geliştirmeye ve çok sevdiğim bu türde daha kalifiye eserler vermeye devam eder.

ne yazık ki hayal kırıklığına uğradım. türk edebiyatında favori yazarlarımdan birinden böyle bir eser beklemezdim. belli ki önceki kitaplarından amat'a öykünerek üretmiş ama başı, sonu belirsiz ve ne yalan söyleyeyim anlamsız bir kitap olmuş. ne su altı dünyası ile ilgili etkileyici bir atmosfer var ne de doğaüstü temalara dönük herhangi bir izahat ya da bağlantı. açıkçası üzüldüm.

Sherlock külliyatını yalayıp yutmuş bir polisiyesever olarak ilk kez Agatha Christie'ye giriş yaptım. Açıkçası beklediğim kadar vurucu ve hınzır olduğunu söyleyemeyeceğim. Ancak kenara atılacak kadar da değil. Sanırım biraz daha şans vermem gerekecek.