E-Dergi

Doğu Türkistan tarihini İkinci Çin İstilası döneminin sonuna kadar anlatan (1944),kısa,doyurucu,üslubu ve dili son derece güzel bir kitap.Tavsiye ederim.

Yakın zamanda Hakk'ın rahmetine kavuşan Kırım Tatar-Türk romancısı Cengiz Dağcı'nın benim okuduğum ilk kitabı.Bu kitabı okuduktan sonra hayıflandığımı,bu zamana kadar böylesine önemli bir yazarı ve yapıtlarını okumakta neden bu kadar geç kaldığıma,okumadığıma doğrusunu söylemek gerekirse pişmanım.Korkunç Yıllar romanına gelecek olursak;roman İkinci Dünya Savaşı'nda Kızıl Yıldız ile Gamalı Haç arasında kalan Türklerin -Sadık Turan'ın yaşadıklarından hareketle,günlükleri vasıtasıyla- hazin hikayesini anlatıyor.Dili,üslubu,anlatımı son derece yalın,etkileyeci,sürekleyici,samimi...Bu kitabı okuyan herkesin yaşanan dramı derinden hissetmemesi,duygulanmaması olanaksız...Bu benim için başlangıçtı merhum Dağcı'nın bütün romanlarını,eserlerini mutlaka okumağa çalışacağım.Bir kez daha rahmetli yazarımız Cengiz Dağcı'ya Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.O Türk edebiyatına kazandırdıklarıyla bedenen aramızdan ayrılasa da Kırım'ın haykırışı anlamında ruhu hep bizimle beraber olacak ve yaşayacak.Bence tüm Türk okuyucusunun Cengiz Dağcı'yı okuması ve okutması,çevresine tanıtması lazım.

Tanpınar'ın modernleşme sürecinde Türk toplumunun geçirdiği değişimleri,eskiyen,köhneleşmiş,yararsız müesselerin varlığını,adam kayırmacılığın,akraba bağlantılarının,nepotizmi kısaca bu dönemdeki Türk cemiyetinin ve Türk fertlerinin yaşadıklarını ironik bir şekilde hicveden güzel bir roman.Tavsiye ederim.

"Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır.Yakılacak insan olmazsa soba söner.Sönen,yanmayan sobanında hiçbir yararı yoktur.Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar:Sobayı tutuşturan,yakan onlardır." sahife 22.
Aslında kitaptan alınan bu söz bu kitabı anlatmağa yeter.Gün olur asra bedel romanının devamı olan bir hikaye.Kuttubayev'in yazdığı bir romandan -Cengiz Han'a Küsen Bulut- ötürü burjuva milliyetçiliğiyle suçlanıp öldürülmesi konu alnıyor.Cengiz Han efsanesiyle aslında acımasız diktatörlükler karşısında bireylerin çaresizliğini anlatılmak istenmiş.Gerçek anlatılan hikaye olağanüstü.Gün olur asra bedel romanından sonra mutlaka okunması gereken bir eser.Asla pişman olmayacaksınız.

Ruslara esir düşen Mehmet Tolun'un esir düştüğü yerde tanıştığı ikisi Tatar (Gönül Hanım ve Ali Bahadır Kaplanoğlu), biri Macar (Kont Bilâl Bêle) beraber atayurdumuz Türkistan'a geçerek,Türk tarihi ve kültürü için araştırma yapma,Göktürk yazıtlarını okumak için sarf ettiklerini çabayı,günlükler halinden anlatan;sornasında Tolun ve Gönül Hanım izdivacına giden bir öyküyü konu alan bir yapıt.Ahmet Hikmet Beğ döneminin Türkçü aydınlarından biri ve bu eser yazıldığı dönem itibariyle mühim...O zaman için Türk tarihi Osmanlı'dan itibaren veyahut en geç Selçuklulardan ibaret sayılıyordu.Osmanlı'nın son asrında Türkiyat sahasında yabancı araştırmacıların yapmış oldukları tetkikler neticesinde Türk tarihi ve kültürü adına önemli bulgulara erişilmişti.Ahmet Hikmet Beğ'de yabancı araştırmacıların Türkiyat sahasında bilimsel tetkiklerde bulunmasına içerlemiş olacak ki -ve tabi ki bir yabancının hiçbir zaman Türk'ün heyecanını,duygusunu bulamayacağı için- böyle bir eser vücuda getirmiş.Böylelikle bundan sonraki nesillerin Türk milletinin tarihi ve kültürünün araştırılması hususunda farkındalığın arttırılması,bu konuya iştiyak duyması murad edilmiş olacak.Ben bir çırpıda okudum,bitirdim.Bugünkü şartlar itibariyle değerlendirirsek çok yavan kaldığını düşünebileceğiniz bu eserin aslında dönemi itibariyle ehemmiyetli olduğu gözden kaçırılmamalı.Tavsiye ederim.