Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Özge Belen

İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Küçüklükten beri süregelen okuma aşkımı çevremle paylaşırken duyduğum heyecanı ve onları da okumaya teşvik etme isteğimi birleştirerek ekran aracılığıyla da olsa ulaşabildiğim herkese fikirlerimi aktarmak için yorum yapıyorum. Her cümle kendi içimize bir yolculuk, her eser yeni bir kapı... Durup düşünmeye, dinlenmeye ya da sadece hayal kurup eğlenmeye ihtiyacınız varsa, yorumlarımla size katkıda bulunabilmeyi çok isterim.

Özge Belen Tarafından Yapılan Yorumlar

İstanbul’un en köklü ilçelerinden olan Vefa’da tek başına ayakta kalmaya çalışan Osmanlı yadigarı Canfeda konağı bir zamanlar çevreye neşe saçarken artık insanlar tarafından uğursuz olarak anılmaya başlanmış. Konakta bir başına kalmış bir kadın, Halide… Annesinin çevresinden uzaklaştırması ve ardından ölümüyle, kardeşlerinin başka yerlere dağılmalarıyla yalnızlığını iliklerine kadar hisseder. Sevgisiz büyümüş çocuklar olarak birbirlerine de sevgi gösteremezler ve bağları gittikçe zayıflayarak uzaklaşırlar. Bu sırada Halide’nin kendisiyle bağdaştırabildiği tek kişi Büyük Anneannesi Handan, onun da sadece duvarda asılı bir tablosu kalmış.

Diğer yandan başka bir hikaye eş zamanlı olarak anlatılıyor; yıllar yıllar öncesinden yarım kalan bir aşk ve onun acılı anlatıcısı Derviş Ali. Birbirine seneler sonra Handan ile bağlanan hayatlar… Farklı zamanlarda aynı yerde gerçekleşen iki yangın hikayede nasıl bir bağlantı oluşturuyor? İki hikayenin birbiriyle olan bağlantısını merak ederek bir çırpıda okuyorsunuz. Onların yarım kalmış hikayelerinin son ses buluşu bu kitap.

Akıcı olmasının yanı sıra olay örgüsü etkileyici, etkisini kısa sürede üzerinizden atamayacağınız ve bitirdikten sonra bile soru işaretlerini kafanızda çözmeye çalıştığınız, belki yeni yeni sonlar düşlediğiniz bir eser olarak karşımıza çıkıyor.

Tavsiyem spoiler almadan okumanız, tüm büyü hikayelerdeki çarpıcı gizemi okurken keşfetmenizde…
Modern zaman romanları arasında kurgusu ve konusu bakımından ilgimi ilk bakışta çekmiş bir eser. 22. Yüzyılda toplumun ve teknolojinin geldiği nokta ile ikisinin arasındaki kaçınılmaz bağ bir çeşit ikileme bürünür. Sonuçlar ve doğurduğu sorunlar her yönden gerçekleşmesi mümkün türden görünüyor. Eserin çekiciliği kurduğu dünyanın gerçek olabilme ihtimalinde yatıyor.

Kısaca bir bakış atacak olursak; yasak olduğu halde bilinç yüklemesi yapılan bir Android uyması gereken kurallar ile kendisine yüklenen bilinç arasında ne yapacağını bilemez halde sıkışır kalır. Bunun sonucunda gelişen olaylar ile işlenen bir suç meydana gelince Android Ao; Temel Robot Yasası ile mi yoksa tüm canlıların hakkı olan adil yargılanma sürecinden mi geçeceği tartışma konusu olur. Dava süresince şaşırtıcı olaylar gün yüzüne çıkıyor. İnsanların da robotlara karşı davranışı konusunda bir kısıtlama olmamasının ortaya çıkardığı sonuçların tek sorumlusu robotlar mıdır? İnsana yakın özellikleriyle oldukça dikkat çeken Ao, basit bir robot olmaktan çıkıp adaletin sağlanmasında istediği gibi başarılı olabilecek midir?

Eklemem gereken bir şey daha ise esere arka planda dinleyebilmeniz için bir çalma listesi de oluşturulmuş, hoş bir düşünce. Zamanın nasıl aktığını anlamıyorsunuz böylelikle. Kendi kendinize geçirebileceğiniz bu ilgi uyandırıcı kurgu ile birkaç saat ayırmak istiyorsanız, kesinlikle bir şans verebilirsiniz.
Değerli yazarımız Yaşar Kemal’in ilk romanı olan bu seriyi 32 yılda bitirdiğini öğrenmek, benim, tamamlamak için ne kadar emek verdiğini ve eseri ilmek ilmek örerek inşa ettiğini anlamamı sağladı. Toplumun içinden, toplumun gözüyle; kültürel ve ahlaki olarak gerçeklerimizi gerek mantıkla gerekse duygularla hepimizi anlatan geniş çaplı bir seri. Yorumumu genel anlamda dördüncü kitap üzerinden yapsam da kesinlikle baştan başlayarak seri halinde okunması gereken bütün bir eser.

Çukurova’da yaşayan köylü Memed’in Abdi Ağa’ya olan mücadelesinin anlatıldığı bu seride son kitabımız, finale ulaştığından geride birçok soru işareti bıraksa da belki de yazarın tam olarak amaçladığı bu sorgulama eylemini destekliyor. Cumhuriyetten sonra gelişen medeniyet; İstanbul beyleri ve hanımları çevresinde büyük farklar yaratırken; Anadolu’muzun topraklarında durum neydi? İnsanların mücadelesi nelereydi? Ve en önemlisi üstünler güçsüzlerin üzerinde nasıl bir otorite sağlıyordu? Bütün ciddi konular sürükleyici bir kurgu ile neredeyse şiirsel denilebilecek bir üslupla ele alınmış. İçinde bulunduğumuz toplumda, yazılması ve ayrıca anlaşılması zor (ya da başka bir deyişle yanlış anlaşılmaya müsait) konuları titizlikle okurla paylaşırken, kaleminin gücü ile konusu ağır olmasına rağmen düşüncelerini oldukça akıcı ele alarak okuyucuya yardım ediyor yazarımız.

Türk yazarlarımızın en kıymetlilerinden biri olan Yaşar Kemal’in birbirinden önemli eserleri arasında okunmasını şiddetle tavsiye ettiğim bir seridir. Okuyun, okutturun…
20.12.2024

Melankoliye eğilimli insanların kafasını karıştırabilecek bir "ben romanı" olmasının yanı sıra yalnızlığı ön plana çıkaran bir günce dizisi.. Okurken hayal edebiliyorsunuz bu da okumayı kolaylaştırıyor, akıcı, güzel bir eser.
20.12.2024

Kinyas ve Kayra, birbirine benzeyen ama bir o kadar da farklı iki karakter. Seçtikleri yollar, verdikleri kararlar ikisini de aynı sona mı ulaştıracak yoksa tamamen ayrı yönlere mi gidecekler merak ederek okuyorsunuz. Bir noktada ikisinin de aslında aynı kişi olduğunu düşünmeye başladım...