Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Özge Belen
İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Küçüklükten beri süregelen okuma aşkımı çevremle paylaşırken duyduğum heyecanı ve onları da okumaya teşvik etme isteğimi birleştirerek ekran aracılığıyla da olsa ulaşabildiğim herkese fikirlerimi aktarmak için yorum yapıyorum. Her cümle kendi içimize bir yolculuk, her eser yeni bir kapı... Durup düşünmeye, dinlenmeye ya da sadece hayal kurup eğlenmeye ihtiyacınız varsa, yorumlarımla size katkıda bulunabilmeyi çok isterim.
Özge Belen Tarafından Yapılan Yorumlar
Yazarın anlatımı diğer eserlerde olduğu gibi sürükleyici, merakla okuyorsunuz. Akhilleus'u Truva Savaşı'nda birçok eserde farklı açılardan inceliyoruz. Bu eserde de daha çok yoldaşı Patroklos ile çocukluktan son nefeslerine kadar olan derin bağını ve bu bağın onları getirdiği son noktayı görüyoruz. Ayrıca tanıdık mitolojik karakterlere de yazarın gözünden bir bakış atma fırsatımız oluyor.
Yazar ile ilk tanışmam “Masal Masal İçinde” kitabı ile olmuştu. O zamanlar küçük olsam da masal anlatısına ve olay örgüsüne bayılarak okuduğum eserin her bölümünde daha fazla şaşırmıştım. O zamanlardan kafamda oluşan Ahmet Ümit imajı ile diğer eserlerinde de sık sık karşılaştım. “Bir Aşk Masalı” ile bir kez daha okurunu heyecan dolu bir masalın içine sürüklemeyi başarmış. Kitapta sık sık tekrar eden beş rakamı ise benim için adeta sürpriz oldu. Uğurlu sayımın çiftlerin birliğini ifade eden yegane sayı olduğunu düşünmesi gönlümü okşadı. Bunların yanı sıra esere yakından bir bakış atacak olursak; beş prens aynı rüya için beş farklı maceraya atılıyor. Maceralarındaki en önemli beş erdem ise kararlılık, cesaret, iyilik, tutku ve özgürlük. Bunlarla her prensin bölümünü okurken ayrı ayrı karşılaşıyoruz. Kimi zaman umutsuzluğa düşseler de aşklarının peşinden gitmekten vazgeçmeyen cesur prensleri bekleyen olaylar zinciri okurun kitabı adeta bir solukta bitirmesini sağlıyor. Prensler hayatlarının aşklarına kavuşabilecek mi? Çıktıkları yolculuk onların hayatını ne yönde etkileyecek? Sevgilerinin gücü zorlukları aşmaya yetecek mi? Bütün sorulara bir bir yanıt bulurken kendimizi mistik bir masalın içinde hissedeceğiz.
Zaman zaman tekrara düştüğü için bazı bölümlerin sonlarını tahmin edebilmek kitabın keyifsiz taraflarından olsa da kesinlikle okumaya değer bir eser. Zira kitabın son bölümünde olaylar hiç beklemediğimiz bir noktaya ulaşarak sonuca varıyor.
Sonunda büyüyüp genç kız olan Anne artık 18 yaşındadır. Tanıdık bir isimle birlikte Redmond’da üniversiteye başlar. Bu onun en büyük arzularından biri olsa da Avonlea’yı özlemekten kendini alamaz ve oradan ayrılmakta ne kadar zorlansa da bir yandan da yeni yaşam koşullarına hızlıca uyum sağlayıp alışacağından emindir. Marilla başta olmak üzere geride bıraktığı arkadaşları ve özellikle ikizler hakkında çokça endişe sahibidir. Yine de tatillerde onların yanına dönebileceği bir ailesi olduğu için kendini şanslı sayar. Sevgi ve heyecan içerisinde kendisini bekleyen insanların olması ona yaşayabileceği bütün maceralardan daha önemli görünür. Arkadaşları sırayla nişanlanırken, o, bu gibi konulara kafa yoramayacak kadar meşguldür. Aldığı birçok evlenme teklifine rağmen kimseye kapılmayan ve mantıklı davranmaya çalışan Anne’ye o sırada kalbinin başka sürprizleri vardır. Yeşeren yeni duygularına bir anlam bulmaya çalışırken kendisinin de yeni ve bilmediği yönleriyle karşılaşır. Geçmişinden izler bulur ve saklayabileceği hatıralara kavuştuğu için çok mutludur. Öte yandan yakınlarını kaybetmenin acısını bir kez daha tadar ve içindeki burukluğu hayatın neşeli yönlerini görmeye çalışarak atlatır. Genel olarak bakıldığında Anne için bu kitapta yaşanan her şey “yeni”. Kendisi ve duygularıyla yeni baştan tanışır. Okuyucu, kendisini, kahramanımızın yaptığı seçimlere şaşırmayıp “İşte bu tam Anne’nin yapabileceği bir şey.” derken bulabilir. İçimizden biri olmaması imkansız.
Anne, yetim kalmış sevgi ve heyecan dolu bir kız çocuğu. Yanlışlıkla (!) evlat edinilmesine rağmen aile tarafından çok sevilen biri. Onun yokluğunun aile açısından tam bir kayıp olduğunu evden uzak geçirdiği birkaç gün içerisinde bile rahatlıkla anlayabiliyorlarken, onu geri bırakmadıkları ve sahip çıktıkları için çok mutlular.
İlk kitapta gördüğümüz afacanlıkları ile içimizi ısıtan küçük Anne ve arkadaşları artık büyüyor. Kitabın son kısmında olgun bir hanımefendi olmaya başlayan Anne’nin maceraları karşımıza bu kez daha ciddi olaylarla çıkıyor. İlk kez ayrılığı ve kederi tadıyor. Şaşırtıcı bir sona sahip ilk eserden sonra ikinci kitabı okumak için sabırsızlandığımdan bir çırpıda bitiveren sürükleyici bir eser karşıladı beni. Avonlea’daki yeni karakterler Anne’nin hayatında nasıl bir etkiye sahip olacaklar? Artık öğretmen olan ve bir zamanlar sırasında öğrenci olarak oturduğu okulda çalışmaya başlayan Anne’yi öğrencileri ile nasıl sorunlar bekleyecek? Bir zamanlar ikizlerle bolca deneyime sahip olmuş Anne’yi bu kez yetim kalmış Dora ve Davy ile görüyoruz. Bu ikiz karakterlerin karşımıza çıktığı ilk andan itibaren ana karakterimiz için önemli bir yere sahip olacaklarını hissedebiliyorsunuz. Ayrıca Anne’in her zamanki endişeli haline karşın geliştirdiği duygusal olgunluk ve zekası karşılaştığı sorunlarla kolayca başa çıkmasında ona yardımcı oluyor.
Yazım tarzının sadeliği okumayı kolaylaştırıyor ancak bu kolaylığın getirdiği durum, benim fikrime göre, erken yaşlarda okuması daha zevkli bir kitap olabilir, örneğin 15-16 yaşlarında. Kendini sürekli geliştirip öğrenmekten bıkmayan bu kız, romanı okurken okuyucusunu da içine çekiyor ve kişide ilerleme duygusu uyandırırken aynı zamanda yaşanılan zorluklarda her zaman olumlu yönü görüp çözüm üretebilmeyi de öğütlüyor.
Herkes tarafından bilinen bir cinayetin, katillerin de aslında bu vahşiliği yapmak istemedikleri için türlü gecikmelerde bulundukları halde, nasıl olup da engellenemediğinin şaşırtıcı bir öyküsü. Ben şahsen kurbanın masum olduğu izlenimine kapıldım fakat gerçek muallakta kalıyor. Toplumun yapısı ve değer yargıları üzerine bilgi edinilebilecek, yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazılmış bir eser.