E-Dergi

Yalan söyleyince burnu uzayan bir kukladan daha fazlası Pinokyo. Tembellik ve haylazlığı oldukça fazla. Gepetto usta nasıl bir tahtayı şekillendirip bir kukla yapıyorsa hayat da ince işçilikle bu kuklanın kötü huylarını törpüleyerek perinin de yardımıyla onu vicdan sahibi bir insana dönüştürüyor. Yazar büyüklerinizin sözünü dinleyin, derslerinizden kaytarmayın gibi mesajları yer yer şiddet dozunu aşırıya kaçırarak vermiş.
Bu klasikten çok fazla film ve çizgi film yapılmış fakat 2019 yılında aynı isimle vizyona giren Oscar ödüllü Roberto Benigni'nin oynadığı film bu romana oldukça sadık kalmış. Kitabı sevenler bu filmi de izleyebilirler.

Bu kitabın mutlaka millî eğitim müfredatında olması gerekiyor. Türkiye'nin geri kalmışlığını bugüne kadar hiç düşünmediğim bir bakış açısıyla fakat son derece titiz ve bilimsel bir şekilde okumak çok büyük keyif verdi. Bugüne kadar okuduğum çoğu kitap tarihi savaşlar ve siyasetçiler üzerinden anlatıyor fakat bu durum toplumsal hayatı ve ekonomik durumu yani gerçeği bize göstermiyor. Fakat bu eseri okuduğumda Osmanlı'nın nasıl büyük bir devlet olduğunu, nasıl gerilediğini daha sonra dağıldığını daha sonra Cumhuriyet dönemi de dahil gelişme, yenilik ve görünüşte Batılılaşma çabalarının aslında çakıllar üzerinde patinaj çekmekten farksız olduğunu anladım.
Bu kitap 1970lerde basılmış ve anlatım orada kesiliyor bu yüzden günümüz Türkiye'sine baktığımızda İsmail Cem'in bazı tahmin ve temennilerinin gerçekleşmemiş olduğunu görüyoruz fakat geçmiş dönem analizi muazzam.
Türkiye'nin yakın tarihine, ekonomik ve toplumsal yapısına ilgi duyanlara şiddetle tavsiye ediyorum.

Son söyleyeceğimi ilk önce söyleyeyim: Dünyanın en iyi romanlarından biridir. Aynı zamanda bir romanın içine koskoca bir dünya sığar mı sorusunun cevabı niteliğinde bir eserdir. İçinde aşkı, azmi, hırsı, sınıflar arası çatışmayı, yoksulluğu, Darwin'i, Nietzsche'yi ve tabii ki Spencer'i barındırır. Değişimi ve gelişimi ilmek ilmek işlenmiş bir başkarakteri vardır. Gayet akıcı ve sürükleyici bir dili vardır öyle ki akşam uyurken de sabah uyanırken de kafamda hep Martin Eden vardı. Jack London gerçekten bütün övgüleri ve büyük bir saygıyı hak ediyor.

Sosyalizm konusunda anlatılanlar diğer kaynaklardan da öğrenebileceğimiz temel bilgiler içermekte fakat yazarın sosyalist bakış açısıyla dönemin Sovyetler Birliği'yle ilgili yaptığı değerlendirmeler benim için daha değerliydi. Genelde sosyalistler Sovyetler Birliği'ni dayanaksız bir şekilde övüp ülkenin yanlış uygulamalarını halı altına süpürmeyi tercih ederken yazar uygulamada ortaya çıkan çarpıklıkları ve oluşmaya başlayan yönetici tabakasını cesurca eleştirmiştir.

9 yaşındaki Yegoruşka ile ilk kez evinizden, ailenizden ayrılacak onun yalnızlığını ve hüznünü içinizde hissedeceksiniz. Uçsuz bucaksız bozkırda samanla dolu bir at arabası üzerinde kâh sıcaktan kavrulacak kâh yağmurda ıslanacaksınız.Yeni insanlarla tanışıp bazılarını sevecek bazılarına da çok kızacaksınız.