Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Bashorozlu Tarafından Yapılan Yorumlar

23.11.2014


Yağmur sonrası
Hani eski Türk filmleri vardı hatırlarsınız… öyle tesadüfler oluşturulmuş ki bana eski film senaryolarını hatırlattı, çok güzel sonu istenilen gibi bitmese de gene de çok güzel…2. Dünya Savaşının hareketli günlerinde güneydoğu Asyanın yağmurları bol bir adasında (Bora Bora) gönüllü hemşire olan Anne nişanlı bir kızdır. Adada sürpriz bir aşk ve çatısı sazdan bir bungalov yerlilerin uğursuz olarak nitelendirmesine karşın Anne ve sevgilisi olan askere uğurlu bir sığınma yeri aşk evi… daha sonra bir cinayete şahit olan çift savaş gereği ayrı yerlere gitmek durumda kalırlar, aradan geçen uzun yıllar sonrasında gelen bir mektup ve senaryonun inanılmazları??? En iyisi siz okuyun bence beğeneceksiniz.
11.09.2014

Her şeyin tümüyle Devletin denetiminde olduğu, belleksiz ve muhalefetsiz Totaliter bir toplum yaratma tehlikesini vurgulayan yazar, Dünyanın birbirleriyle sürekli savaşan 3 Polis Devletinin egemenliğinde olduğunu düşsel bir şekilde anlatmaya çalışmaktadır. Ancak her ne kadar insanların duygu ve düşüncelerinden uzaklaştırılarak Mekanik hale getirme çabası kuşkusuz başarılı olmakla birlikte yine de insanı duyguların önüne geçemeyen Winston ve Julia’nın aşkları Romana heyecan ve akışkanlık kazandırmaktadır.
Baştarafı sıkıcı olan kitaba daha sonra akışkanlık getiren olaylar zinciri gelişiyor ama sona doğru da bir an önce bitse diye sıkılıyorsunuz.
11.09.2014

İlk 2 kitabı okuduktan sonra üçüncüsünü okumadan gözüme uyku girmedi, zaten elimde olan 3 ncü kitaba başladım ama ne başlayış…
Burada genç yaşta(52) hayata veda eden yazar Stieg LARSSON’un kurgusu müthiş, bir konu aydınlanırken başka bir konu insanı adeta olayın içine çekiyor, oyun içinde oyunlar, merak ve heyecan fırtınasından kendinizi alamıyorsunuz. Keşke yazar daha uzun yaşasaydı, kimbilir daha nice heyecanlara sürükleyecek eserler vücuda getirecekti, İsveç’e olduğu gibi Dünya edebiyatına da büyük bir kayıp olarak görüyorum yazarın erken ölümünü..
Kitaba dönersek ilahi adalet sonunda yerini buluyor ve suçlular cezasını çekiyor, ancak zannedersem Larsson 4 ncü kitabı da hazırlık yaptığını umuyorum, ama maalesef ömrü yetmemiş diye düşünüyorum.
11.09.2014

Milennium Dergisi yayıncısı Mikael Blomkvist, yozlaşmış kurumlardaki bazı kişileri ifşa ederek ününü kazanmıştır. Bu sefer önüne İsveç’teki seks trafiğini ve bunların mültimilyarder patronlarının araştırılması geliyor.
Genç bir çiftin evlerinde ölü bulunması, olay yerinde bulunan bir silah ve üzerindeki parmak izleri, tabii ki bu izlerin sahibi Salander…
Son derece akıcı ve heyecanlı olaylar birbirini kovalıyor, elinizden bırakamayacağınız bir kitap, L.Salander’in gizem dolu hayatı yavaş yavaş açığa çıkıyor, ama hayat ona negatiften başlamış, birileri yaptıkları gayri kanuni olayların ortaya çıkmaması için hani birilerinin harcanması gerekir ya, işte günah keçisi zavallı Salander,… Kendisini resmi makamlara anlatmağa çalışsa da karanlık güçler buna engel olmakta ve Salander’in akıl sağlığı yerinde olmayan hasta, sadist ve suç makinesi olarak tanıtılmaktadır. Kendini dinlemeyen resmi makamlara karşı kendi yöntemlerini kullanarak olayların üzerine gitmektedir.
Okudukça daha da ilginizi çekecek ve elinizden bırakamayacaksınız. Ben 3’üncü kitaba başladım bile.
11.09.2014

Olağanüstü, çok beğenerek okudum, müthiş bir kurgu… Güvenilir bir Dergi olan Millennium, kaybettiği itibarını yeniden kazanmağa çalışan ünlü yazarı Mikael(esasoğlan), geçmişi sorunlarla dolu tahsili olmayan, solgun yüzlü, çelimsiz, saçları kısacık kesilmiş, burnu ve kaşlarına piercing takılmış, boynunda bir yaban arısı, sol kolunun pazısı ve bileğinde kolbandı dövmeleri, genellikle askılı elbise giyen, sol kürek kemiğinde büyük bir ejderha dövmesi olan , rockçu görünümlü, ufak göğüslü, 24 yaşında olmasına rağmen 14’ünde gösteren 1,50 cm. boylarında sıra dışı bir kız SALANDER… son derece zeki ve akıllı…!
Kırk yıl önce ortadan kaybolan Harriet ve her ne pahasına olursa olsun onu bulmak isteyen kalantor sanayici amca Henrik…
Gazeteci Mikaelin etrafında dönen oldukça heyecanlı ve ilginç olaylar zinciri, enteresan kadın cinayetleri ve akla hayale gelmeyen kişilerin son derece sapık ilişkileri ve cinayetleri…Gazeteci olmasına karşın bir dedektif gibi olayların üzerine gitmesi ve müthiş sonuçlar elde etmesi, bu arada aşkları, birliktelikleri de olaylara daha bir akışkanlık kazandırmaktadır. Ancak her ne kadar esas oğlan Mikael ise de; Lisbeth SALANDER asıl kahramandır bana göre, zaten Salanderi tanıdıkça daha da sarılıyorsunuz kitaba ve bir solukta bitiyor, 2 ncisi zaten elimde hemen başlıyorum.