Toplam yorum: 3.086.814
Bu ayki yorum: 6.501

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

29.11.2004

Eflatun Sokretes’in öğrencisidir ve Sokrates ölüme mahkum edildiğinde 28 yaşındadır. Sokrates’in ölümünden sonra Eflatun hocasının diyaloglarını toplamış ve kitaplaştırmıştır.
“Kralı köleleriyle birlikte ıssız bir adaya koyarsanız” diyor Sokrates, “kralı önce kendi köleleri öldürür ve aralarında liderlik mücadelesi başlar.” Bu sözüyle Sokrates, devletin gücünün, kendi öz gücüden çok, aslında devletler arası ilişkilerden sağladıkları güç ile güçlü olabileceklerini anlatmaya çalışıyor.
Devlet kuruluşu ve yönetimi hakkındaki diyologlardan oluşan bu eser 2500 yıl önce yazılmış olmasına rağmen bugünkü devlet yöneticilerimizin ve siyasetçilerimizin de önemle okuması gereketiği inancındayım.
"Bir şehirde dilenciler varsa, o şehirde hırsızlar, katiller, dolandırıcılar da vardır" Sokrates böyle diyor şehir asayişi hakkında.
29.11.2004

Ankara hükümeti Lozan Barış görüşmeleri için üç kişiyi görevlendirir. İsmet İnönü, Rıza Nur ve Hasan Saka.
Rıza Nur’un uslubu malum, kimine küfreder yerin dibine batırır, kimini de över göklere çıkarır ancak yere batırdıkları çoğunluktadır. Bu kitapta Rıza Nur’un Lozan görüşmelerinde yaşadıkları çetin mücadelenin öyküsünü bulabilirsiniz. Kah İsmet İnönüye, kah Hasan Saka’ya çatarak. Bir de müşavirler heyeti vardır Lozan da. Rıza Nur bu müşavirlerin de hakkına düşeni vermiş, hepsini yerden yere vurmuş.
Bazı konuları çok hafife alarak anlatmış. Mesela; “bir gün padişahlığın kaldırılmasına karar verdim ve bu konuda kanun teklifi hazırladım. M.Kemal de bunu görünce aa ne güzel olmuş, şunları da ekle dedi ve ekledim, genel kurula sunarak padişahlığı kaldırdım” diyor. Biraz fazla uçuk ifadeler olduğunu diğer okuyucular da takdir edecektir diye düşünüyorum.
Yunanlılardan savaş tazminatı isteyemezdik, çünkü verecek paraları yoktu, boşa uğraşmış olurduk diyor. Acaba Türkiyenin parası çok mu idi ki Duyunu Umumiye borçları kabul ettiler. Biz de Lozan’ı olduğu gibi kabul etme anlayışı var nedense, halbu ki hataları ve sevapları ile masaya yatırılmalı ve neler olabilirdi neler olamazdı baştan sona bir incelenmesi gerekir. Zafer diye lanse edilen Lozan barışı belki o kadar da zafer değildir. Cevap bekleyen pek çok soru var çünkü.
Kitabın sonunda ise Lozan görüşmelerinin mecliste görüşülmesi hakkındaki meclis tutanakları var. Lozan’ı farklı bir açıdan görebileceğimiz güzel bir eser.

29.11.2004

Üçüncü Enternasyonelin İkinci Kurultayında toplanmasına karar verilen Doğu Halkları Kurultayı 1-8 Eylül 1920 tarihleri arasında toplanıyor ve Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Toplantının yönetimini Zinovyef, Radek ve Bela-kun düzenliyor. Türk Kurtuluş savaşına destek verilmesi ve İngiliz Emperyalizminden kurtarılması için temenniler sıkça dile getiriliyor. Ankara hükümetinin temsilcisi Dr.İbrahim Tali Sovyetler birliğinden gelecek yardıma duydukları ihtiyacı dile getiriyor. Enver Paşa bir bildiri sunuyor ve kurultayı destekliyor. Osmanlının yaptığı Trablus savaşının bir emperyalist amaç taşımadığını, bölge halklarının istiklalini sağlamayı amaçladıklarını belirtiyor. Almanlarla birlikte dünya savaşına girmenin gerekçesini açıklıyor. ABD temsilcisi John Reed, dünya savaşının petrol kaynaklarını ele geçirmek amaçlı olduğunu bildirisinde belirtiyor. Pek çok yönden ilginç konuları içeren kitabın okunması gerektiğine inanıyorum.
29.11.2004

Kazım Karabekir’den yine muhteşem bir eser. 1926 yılında İstiklal Mahkemesinde Atatürk’e suikast suçlamasından beraat ettikten sonra köşesine çekilmiş ve olayları artık seyretmekle yetinir olmuştur. Arasıra çocuklar için şarkılı piyesler yazmaktadır. Bir gün Milliyet gazetesinden bir haber okur. “Paşa şarkılı piyes yazacağına İstiklal Harbi ile ilgili bir şeyler yazsa ya, ona kim mani oluyor” Bunun üzerine peki der K.Karabekir Paşa ve “İstiklal Harbimizin Esasları” adı ile hatıralarını yazmaya başlar, o güne kadar duyulmamış hatıra ve belgelerdir bunlar, basın büyük ilgi gösterir ve ayrıca kitap olarak bastırılmasına karar verilir. Fakat olanlar ondan sonra olur, M.Kemal önce bu hatıraları şiddetle yalanlar ve arkasından da kitapları toplattırarak imha ettirir. Bu kitapta işte bu hatıraların yayınının öyküsünü bulabiliriz. Yaktırılan kitaplarda bugün temin edilebilen kitaplardandır. İlgilenen okuyuculara tavsiye ederim.
29.11.2004

Yazar, öncelikle çok eski tarihlerden, mesela Sümerlerden günümüze kadar olan ihtilallerden örnekler vererek ihtilallerin meydana geliş sebeplerini açıklamaya çalışmış. Halklar patlama noktasına geldiğinde ise iş çığırından çıkmış ve başı çeken biri ya da birilerince ihtilaller patlak vermiş herzaman. İyi güzel de 1960 ihtilalinin bu verilen örneklerle hiç bir ilgisi yok ki. Yani bir halk isyanı değil. Devletin sahibi olduğunu zanneden bir takım güçlerin, ellerindeki imkanların alınmaya kalkışılması nedeniyle ihtilaller olur bizde genellikle. 1960 ihtilali de bunun en güzel örneğidir. Bu ihtilal o kadar halk hareketiydi de ihtilalden sonraki seçimlerde neden D.P. yerine kurulan A.P. oyların çoğunluğunu aldı? Neden İhtilali yapan generalin cumhurbaşkanı seçilmesini garantilemek için diğer adaylar baskı ve zorla adaylıktan el çektirildi. Yazar hayatta olsaydı da sorabilseydik keşke bu soruları kendisine.