Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

29.11.2004

İnsanın düşünce gücünü tanıması, hızlı düşünebilmenin püf noktalarını görebilmesi için faydalı bir kitap olmakla birlikte kitabın adının fazla iddialı olduğunu da söylemek gerekir. Kitabın içinde kolay ezberleme yöntemleri, hızlı okuma yöntemleri, çabuk kavrama, olayları çeşitli boyutlarıyla farkedebilme yöntemleri hakkında faydalı bilgiler bulunabilecek faydalı bir kitap.
29.11.2004

Tıtus Livius M.Ö. 19 - M.S. 57 yıllarında yaşamış Romalı bir tarihçidir. Bu kitapta anlattığı olaylar M.Ö. 397 yılında Veii kentinin kuşatması ile başlayan olayların ve bunların senatoda ifade edilmesini konu alan anlatımlardır. İlgili yıllarda Galya’lılar Roma ordusunun başına dert olur ve aralarında çok kanlı, zaman zaman katliamlara dönüşen savaşlar yaşanır. Sonunda Galya’lılar ikna edilir ve Roma’nın sadık halkı haline gelirler. Galya bilindiği üzere bugünkü Fransa’nın bulunduğu yerdir. Fakat halkının bugünkü Fransa halkı olup olmadığı konusu net değildir. Bugünkü Fransa’da çeşitli yerel etnik dillerin konuşulduğu göz önüne alındığında da böyle bir tahminde bulunmanın güçlüğü ortaya çıkar. Fakat yakın tarihte Fransa’da, Korsikalılar ile yapılan kanlı mücadeleler hatırlanınca ve sonunda da Korsikalıların ikna edilerek sadık Fransız halkı haline getirildikleri hatırlanınca tarihin tekerrürüne şaşmamak elden gelmiyor.
29.11.2004

Yazarın 1988 yılı Ocak Haziran döneminde yazdığı makalelerinin derlendiği bir kitap. Kitap adını ise yine içeriğindeki makalelerden biri olan ve 12 Eylül döneminde 1402 Öğretim görevlisinin üniversitelerinden uzaklaştırıldığını konu eden yazıdan almış. Dönemin özelliği gereği Özal uygulamalarının en yoğun şekilde yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda konularda ağırlıklı olarak bu uygulamaları içeriyor. En çok nasibini alan da dönemin Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan. Vuralhan’ın o dönem satın alınmasını sağladığı zırhlı araçların aranılan niteliklerden yoksun bulunması sonucu Uğur Mumcu da Bakan’ın ve yakınlarının bu alıma aracılık aden kişilerle ilgili tüm ticari ve özel ilişkilerini belgeleriyle gözler önüne sermeye çalışmış. Ayrıca askeri alımların Sümerbank’tan yapılmak yerine özel sektörden de yapılmaya başlanmasını sıkça eleştiriyor. Bunun devlete gelir kaybına neden olacağını kamu alımlarının KİT’lerden yapılmasını savunuyor. Fakat bu konuda devletin ne kadar zarar ettiğine (eğer zarar ettiyse) dair bir araştırması yok. Makalelerde ayrıca sık sık Çetin Altan, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’a çatmış. Belirli bir suçlama konusu yok fakat ifade tarzı “Marksist dönek ve onu izleyen iki oğlu” şeklinde olduğu görülüyor. Uğur Mumcu gibi büyük bir yazara pek uygun bir tarz olmamış bu. Uğur Mumcu’yu sevenler için, makalelerinin toplu halde bulunduğu güzel bir kitap.
29.11.2004

Kitap, yazarın 1991-1992 yılları arasında yazdığı köşe yazılarının derlenmesinden oluşmuştur. Kitap, “Hiçbir şey değişmiyorsa” sloganı ile takdim edilmiş.

Sayın Altan’ın adı geçen kitabını okuduktan sonra insan, Türkiye?nin gerçekten nasıl kısır bir döngü içersinde oyalandığına hayret ediyor. On yıl önceki problemler, saplantılar, kuruntular, paranoyalar, çekişmeler kavgalar neredeyse bugünkülerle aynı. İngilizcede her on yıla “decade” deniyor. Bir on yılda neler değişmez ki... Dünyaya baktığımız zaman, gerçekten başdöndürücü bir değişim ve gelişim görüyoruz. On yılda demirperde çöktü, dünya çift kutupluktan tek kutupluluğa geçti. Doğu Avrupa ülkeleri bile tanınmaz düzeyde değişti, gelişti, demokratikleşti. Türklerin zorla ismini değiştiren Bulgaristan, o düzeyde kabuk değiştirdi ki, Türklerin kurduğu parti şimdi orada koalisyon ortağıdır.

Peki Türkiye niye değişmiyor? Veya Türkiye niye değiştirilemiyor? Kitabın sunuş yazısında bu soruya cevap olabilecek bir cümle var: Türkiye’nin sorunlarının sürekliliği ve çözümsüz bir ortamın varlığı, bu ülkede kimilerinin varlık sebebi? (s.10) Türkiye’de statükonun devamından yana olanlar, aslında statükodan beslenenlerdir. Merkeziyetçi, bireyi devlete feda eden, hiyerarşik, hantal, israfçı, tek tipçi, çoğulculuğa kapalı, militarist, ideolojik ve baskıcı devlet anlayışı değişmedikçe medeni dünyadaki yerimizi almamız mümkün görünmemektedir.
29.11.2004

Yazar ilk çocuğum diyor kitap için giriş bölümünde. Yazarın, Fransa’da öğrenciliği sırasında edindiği izlenimlerinden oluşturduğu makalelerden derlenen bir kitap. Görülüyor ki insanlar her yerde aynı amaç için, hayatlarını kazanmak için, mücadele ediyor, koşuşuturuyor. İnsanların önüne konan imkanların elverişliliği ve örgütlülüğü ölçüsünde de verimi ve dolayısıyla refah seviyesi yükseliyor. Hayatına katılan değerler kadar hayatı anlam kazanıyor. Yazar, Kanatlı Karınca ismini Paris’teki bir kafeden esinlenerek kitabın adı olarak seçmiş, kitabın ruhunu yansıtması için de yerinde seçilmiş bir isim.