Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

29.11.2004

23 Nisan 1920 ile 16 Nisan 1923 arasında faaliyet gösteren Birinci Mecliste yaşanan muhalefet hareketlerini bütün detaylarıyla izleyebileceğimiz mükemmel bir eser.
Zihinlerdeki pek çok karanlık noktayı da aydınlatan eserde aynı zamanda milletvekillerinin yaş, meslek, sosyal yapı gibi özel durumları da ayrı tablolar halinde verilmiş. Eserden izleyebildiğimiz şekliyle birinci mecliste faaliyette bulunan üç grup olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bulunduğu Birinci Müdafai Hukuk Grubu, diğeri ise başını Hüseyin Avni Ulaş’ın çektiği ve onun yandaşlarından oluşan, devlet yönetiminin demokrasi ve hukuğa uygun şekilde yürütülmesi için mücadele veren İkinci Müdafai Hukuk Grubu oluşturuyor. Diğerleri ise bağımsızları oluşturuyor, bunlar daha çok saltanat ve hilafetin korunması yönünde siyaset yapan vekiller. Eserde ikinci grubun faaliyetleri ağırlıkla ele alınmış. İstiklal mahkemelerinin keyfi uygulamalarını önlemeye yönelik faaliyetleri, Başkumandanlık yasasının sadece ordunun tek elden organizasyonu ile alakalı olması gerektiğine yönelik düşünceleri, ülkenin tüm işlerinin başkumandan sıfatıyla tek kişide toplanmasının yaratacağı sıkıntıları, hem başkumandanlığın, hem meclis başkanlığının, hem bakanlar kurulu başkanlığının tek kişide toplanmasının kuvvetler ayrılığı prensibine uymayacağı ve telefisi mümkün olmayacak yönetim boşlukları doğuracağı yönündeki muhalefet hareketleri İkinci Grubun başlıca dikkat çeken faaliyetleri olduğu görülüyor. Ancak bu gün şöyle bir anlayış var ki nasıl oluştuğunu anlayamıyorum; Birinci mecliste M.Kemal ve arkadaşlarının çıkarmaya çalıştığı yasalara muhalefet eden herkesi saltanat ve hilafet yanlısıymış gibi zikretme alışkanlığı oturmuş. Eser okunduğunda anlaşılıyor ki saltanat ve hilafet yanlısı olan ve sayıları 90 kişi kadar olan bağımsız milletvekilidir, İkinci Grup’un muhalefet hareketi cumhuriyetin demokrasi ve hukuk zeminine oturtulmaya çalışmasından ibarettir. Hatta ikinci grubun bu tür muhalefeti karşısında Birinci Grup’tan Yunus Nadi Bey’in (Cumhuriyet Gazetesi kurucusu) gazetesindeki “Bir Cidal Devri” adlı makalesinde; bu meclisin bazı işleri millet desteği ile yapıldığı görüntüsü vermek üzere formalite gereği kurulduğunu, bütün kanunlar biz (Birinci Grup) nasıl istiyorsak öyle çıkmasının kaçınılmaz olduğu şeklindeki yazısına başta Hüseyin Avni Ulaş olmak üzere tüm İkinci Grup üyeleri sert tepki göstermiş, bunun millete yapılmış bir hakaret olduğunun altını çizmiş oldukları görülmektedir.
Her kitapseverin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bir eser.
29.11.2004

Hüseyin Avni Ulaş konusunda tek olan bu biyografi çalışması, bu konuda büyük bir boşluğu doldurmuştur. H.Avni Ulaş, Birinci Büyük Millet Meclisinin Erzurum Milletvekilidir. Cumhuriyetin ilk demokratıdır. İstiklal mahkemelerinin keyfi uygulamalarına karşı çıkmış, meclisin bütün yetkilerinin (Başkumandanlık Kanunu ile) bir kişide toplanmasına karşı çıkmış, bütün yetkiler bir kişide olacaksa padişahı neden devirdik diyecek kadar düşüncelerini saklamayan, doğru bildiği yoldan taviz vermeyen bir ruha sahiptir. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyin Topal Osman tarafından öldürülmesi üzerine, bir mebusun fikirlerinden dolayı öldürülmüş olmasını hazmedememiş, meclisi işaret ederek “Ey milletin kabesi, sana da mı taarruz, sana uzanan eller, sırmalı paşa elleri dahi olsa kırılacaktır.” Demekten geri kalmamıştır. Böylelikle kendisini destekleyenlerle birlikte mecliste bir muhalefet gurubu oluşmuş ve bu guruba ‘İkinci Grup’ adı verilmiştir. İkinci grup demokrasi ve cumhuriyet konularında Mustafa Kemal’in grubu (Birinci Grup) ile aynı düşüncede olmasına rağmen uygulama usullerinde farklı düşmektedirler.
Kitapta Ulaş’ın diğer meclis konuşmalarına da yer verilmiş, mutlak doğru olarak gösterilmeye çalışılan pek çok konunun, (mesela mecliste M.Kemal’den farklı düşünen herkesin gerici, hilafetçi, saltanatçı olarak kabul edilmesi gibi) aslında olduğundan farklı olduğunu görme imkanı sunmuştur. Kitapta ayrıca çeşitli devlet adamı ve yazarların Ulaş hakkındaki görüşleri de bulunmaktadır. Başlıcaları; Atatürk, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Mehmet Minür, Mehmet Altan, Ahmet Altan.
İstiklal mahkemesinde de yargılanan Ulaş beraat kararını duyduğunda hakime; bütün günahsız arkadaşlarımı astınız, ben de ne gibi bir namussuzluk gördünüz ki bu şerefli ölümü benden esirgediniz” deme cesaretini gösterebilmiş bir kişidir.
Yazara bu güzel çalışması nedeniyle teşekkürlerimi sunuyorum.
29.11.2004

Yazar, sağlıklı düşünüp karar verebilmek için konunun bütününe hakim olmak gerektiğini ve konuyu tamamıyle kavramadan verilen kararların hatalı olabileceğinden yola çıkarark bir dizi örneklemeler vermiş ve tavsiyelerde bulunmuş. Alışılagelmiş düşünce kalıplarından kurtulmanın sağlıklı karar vermedeki önemine değinmiş. Verdiği örnekler ise çocukların kendi aralarında oynadığı bilmece-oyun türünden örnekler pek çoğu. “Kamyon şoförü içeri giren çocuğa sevgili oğlum diyerek sarılmış, bir diğer kamyon şoförü de sevgili oğlum diyerek sarılmış.... Neden?... Çünkü, bu şoförler çocuğun anne ve babasıymış. Sadece erkekler kamyon kullanır diye düşüncenizi sınırlamayın” Bu türden pek çok oyun-bilmece türünden örnekler bulunan bir kitap.
29.11.2004

Nurbanu Osmanlı Padişahlarından 2.Selim’in önce cariyesi sonra da hasekisi. Yahudi asıllı olması nedeniyle de sarayın Yahudilere teslim edilmesinine neden olduğu gerekçesiyle iktisadi ve siyasi tarihte sıkça tartışılan bir isim.
Yazar, belgelere dayanarak tesbit ettiği tarihi olaylar üzerine hikayesini kurgulamış ve elimizdeki bu güzel roman meydana gelmiş. Kaynak olarak çoğunlukla Manisa Şer’iye mahkemesi sicil kayıtları ile şehzadelerin birbirleri ve Kanuni ile yaptıkları mektuplaşmaları Peçevi’den alarak kullanmış. Eserde sadece Nurbanu değil, 2.Selim’in kardeşi Beyazid ile giriştiği taht kavgası, Hürrem Sultan’ın entrikaları, cariyeler arasındaki rekabeti, Kanuni’nin kadınlar ve şehzadelerin elinde oyuncak haline gelişini, evlat ve kardeş katliamlarını vs. bir çok tarihi olayı görebiliyoruz. Tarihimizin ilgili kesitini çok güzel anlatan bu eserin tarihini merak eden herkese ve öğrencilere faydalı olacağı düşüncesindeyim.
30.12.2003

Mevlana’nın düşüncelerini, yazılarını eleştirmek bize düşmez elbette. Onu bütün dünya tanımış ve kabul etmiş. Benim söyleyeceğim tek şey olabilir o da; Mesnevii okuyan herkesin, gururdan, kibirden, büyüklük saplantısından arınacağıdır. Abdurrahman Cami’nin dediği gibi “O peygamber değildir, fakat kitabı vardır.”
Şefik Can, güzel bir yöntemle mesnevi içine konularla ilgili hikayeleri yerleştirmiş ve okuma zevki ve akıcılığı katmış. Ayrıca tercümeden kaynaklanan bir durum mudur bilmiyorum fakat, hikayelerin içinde ...ülkesinin Padişahı, ya da Yahudi Padişahı gibi kavramlar kullanılmış. Padişahlık kavramı Osmanlılarda kullanılan bir hükümdarlık ismi, başka ülkelerde kullanılmıyor, bu yüzden merakımı çeken bir yön oldu.
Kitabın hazırlanışı ile ilgili bir kaç söz söylemek gerekirse; Altı ciltlik eser her biri iki cilt kapsayacak şekilde üç cilt halinde basılarak bir nevi kullanım kolaylığı sağlanmış. İkinci cilt ile ilgili 1264 yılında yazıldığı konusunda bir bilgi var, fakat birinci cildin yazımına ne zaman başlandığı konusunda bilgi verilmemiş. Bununla birlikte, birinci cildin başına Mevlana ile ilgili özet bir biyografi konulsaydı daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum.