E-Dergi

Gördüğüm bir alıntı sonucu okumaya başladığım bir eserdi fakat sonunda iyi ki okumuşum dedirtti bana. II.Abdülhamid döneminde yaşayan paşalar ve halktan insanların yaşamlarına dair kesitleri konu alan roman aynı zamanda istibdat döneminin acımasızlığını da gösteriyor. Bunun yanı sıra romanın ana konusunu Mehpare Hanım'a duyulan umutsuz aşklar oluşturuyor. Bu yıl okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Kitabın İsyan Günlerinde Aşk ve Ölmek Kolaydır Sevmekten isimli iki devam kitabı var. Okuyacaksanız bu sıralamaya göre okumanızı tavsiye ederim.

Üç hikâyeden oluşan naif bir eser. Tüm hikâyelerde lal birer kahraman yer alıyor. Bu yüzden kitabın ismi fazlasıyla anlamlı. İlk iki hikâyede imkânsız bir aşk hikâyesi anlatılırken, son hikâyede tarihi bir masal yer alıyor. Çabucak okunabilecek, güzel bir eser.

Hint dünyasını tanımak adına fazlasıyla zengin bir eser. Hint düşüncesinin Batı'ya ilham olması, Hint Edebiyatı'ndaki unsurlar ve Hint felsefesi çok güzel bir şekilde ele alınmış. Kitabın içerisinde bahsedilen eserlerden seçme örnekler de yer alıyor. Ayrıca kitabın içerisinde yer alan yabancı kavramlara dair son kısımda bir sözlük de bulunuyor. Bu sözlüğün yanı sıra iki harita ve Hint'in kronolojik, kısa bir tarihi yer alıyor. Biraz karmaşık olsa da fazlasıyla bilgi içerikli bir eser. Yeni bir dünyanın eşiğinden içeri adım atarak, Hint dünyasını tanımak isterseniz mutlaka okumalısınız.

Ferit Edgü'nün Hakkari'nin bir köyünde öğretmenlik yaptığı süre boyunca izlenimlerine eşlik ederken 'Keşke memleketimizin her yeri eşit koşullara ve belirli bir gelişmişlik düzeyine sahip olsaydı.' diye düşünmeden edemedim. Hakkari'ye hiç gitmedim fakat ben Hakkari'deki kışı sevmedim. Ölen bebeklerin, kar altında ayakkabısız gezen çocukların, yeri geldiğinde bir doktora muhtaç olan fakat buna dahi ulaşma imkânı olmayan insanların yaşadığı hayatı sevemedim. Gerçekçi bir biçimde yazılmış güzel bir eser. Tavsiye edilir.

Cambridge ve Haymana'da yaşanan ve her biri birbirinden farklı olan hayatlar. Politik sebeplerden dolayı ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Brani Tawo ve Cambridge'de yaşayan İranlı Feruzeh. Kader ülkesini farklı sebeplerle terketmeye mecbur bu iki insanı İngiltere'de bir araya getirerek iki farklı dünyanın bambaşka yeni bir dünya kurabileceğini de gösteriyor aslında. Romanın içinde yer alan hayat hikâyelerinin her biri okuyucuyu kâh Anadolu'ya kâh Ingiltere'ye taşıyor. Pek çok karakterin yaşamöyküsüyle tanışmanıza ve romanın genel kurgusu içerisinde Marquez, Tolstoy gibi batılı yazarlardan sıkça bahsedilmesine rağmen fazlasıyla sade bir roman okuduğunuzu hissediyorsunuz. Aslında kitap bir aşk öyküsünden ibaret iken, kimi zaman yitirilen hayatların öyküsünü okumuş hissine kapıldım. Yazarın İstanbul İstanbul isimli eserinden sonra okuduğum ikinci eseriydi fakat benim zihnimde ve kalbimde çarpıcı bir etki uyandıramadı. Ucu fazlasıyla açık ve işlenebilecek bir eser.