Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

onur115 Tarafından Yapılan Yorumlar

22.02.2014

Yazar kişisel gelişim kitaplarında başarıya giden yolda karşılaşılan engeller ve bunlara karşı çözüm yollarını büyük önder Atatürk’ün hayatından kesitler vererek anlatmaktadır. Anlatımı ve örnekleri oldukça ilgi çekici. Günlk hayatta karşılaştığımız ve toplum sorunu olan hususlarda kitabın içinde yer almaktadır. Kitapta can alıcı mesajlardan örnek vermek gerekirse.
Haklarını sonuna kadar savunabilecek bir nesil yetiştirmek zorunludur.
Geçmiş ile övünmek ancak ileriye gitmek için de çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Çanakkale ile övünmekten hiçbir iş yapamaz hale gelinmemeli, gelecek nesillere bizler ile övünebilecekleri bir şeyler bırakmak zorunludur.
M.Kemal’i çok seviyorsanız bırakın M.Kemal’ler artsın. Hatta bırakın O’nu geçenler çıksın.
Geçici mutluluklar yerine kalıcı hayaller daha iyidir.
Kahramanlık ile hainlik ardasında ince bir çizgi vardır. Başarılı olursan kahraman, olamazsan hain, işe yaramaz bir asalak olursun halkın gözünde.
21.02.2014

Kurgu katılmış kişisel gelişim kitabı vasfında olmakla birlikte ben abartıldığı kadar beğenemedim. Aslında psikiyatrist olan yazar Laurent Gounelle, herkesin hayatında bir çok kez sarıldığı "kurban rolüne" yer vermiş ve olaylar eşliğinde değişimi gözler önüne sermeye çalışmıştır. Kitapta beğendiğim mesajlar;
"Gerçeğin bu kadar korkunç olmadığını, gerçeğe temas ederek anlayacaksın."
"Özgürlük bizim içimizdedir. İçimizden gelmelidir. Sana dışarıdan verilmesini bekleme"
“İnsanların ne düşünebileceğini öğrenmeyi bile dert etmeyeceğin gün özgür olacaksın.”
“Dünyada görmek istediğin değişim sen ol. Gandhi.”
“Anlaşılmaya çalışmadan önce, başkasını anlamaya çalış.”
12.02.2014

Kitapta kişisel gelişim kitaplarında bahsedilen hususların bir kısmı mevcut. Nur Terapisinin düşünürü, Zen öğretisi (farkındalık) ile sufiliğin “kalp gözüyle bakışını” harmanlayarak insanların öz varlıklarında buluşturmaya çalışmaktadır.Sıkılmadan örnek olaylar ile okuyabileceğiniz bir yayın. Çok güzel saptaemalar mevcut.
Allah verirse bir kere vermezse on kere sevin. Allah’ın verdiği istediğim içindi, vermediği ise kendi tasarrufudur, benim hakkımda en iyi bilen Allah’tır diye düşün.
Allah sana acıyı bir fırsat olarak verir, Şeytan ise acıya isyan ettirir. Ben Allah’tan isterim, verirse dileğimi, verdikten sonra hamd edecek miyim diye beni imtihan eder. Vermez ise, kulum benden vazgeçecek mi diye yine imtihan eder. Allah’ın verdiği de vermediği de imtihandır.
Kendi hatalarını unutan kimse, başkalarını hatalarını büyük görür. Başkasının gizli hallerini ortaya koyan kimsenin kendi gizli ve ayıp halleri ortaya çıkar.
Hayatın kuralı basittir, kendini olduğun gibi kabul edip sevmek. Allah seni görmek istediği gibi yarattı, bir başkası olmaya çalışmak insanı yorar.
Sonuç olarak kitap yalın bir dille günlük hayatın akışına insanın kendisini kaptırıp, geçici heveslerin kölesi olmamasını temenni etmektedir.
OKURSANIZ ZAMAN KAYBETMEZSİNİZ.
13.01.2014

Cesur Yeni Dünya.savaş sonrası totaliter bir rejimle içine kapalı olarak tasarlanmış mekanik bir toplumu anlatmaktadır. Müdahaleci iktidar tutumundan vazgeçmeyen fakat bunu insanlara hedonist ve tutkucu bir idealizmi aşılayarak gerçekleştirmeyi uman sözde özgürlükçü bir totalitarizm söz konusudur.
Bilim ve teknolojinin insanın yararına mı yoksa zararına mı olduğu konusunda romanda güzel örnekler bulunmaktadır. Hayatın hep sıkıntısız, sorunsuz geçmesi ne kadar güzel olurdu şeklinde düşünenler için olumsuzda olsa alternatifleri olan bir yaşamın ne kadar keyifli olduğunu görebilmek için okunması gereken bir yayın.
İnsanlar sınıflandırılmış, şartlı refleks metotlarıyla ve çeşitli biyo-kimyasal müdahalelerle duygularından arındırılmış; teknoloji, toplumu kontrol etmenin birincil vasıtası haline getirilmiş; insanlar üretim, tüketim, cinsellik ve uyuşturucu sarmalında ölüm ve aşk hakikatlerini yadsıyacak şekilde özlerine yabancılaştırılmışlardır. Hastalık yok, açlık yok, savaş yok, işçiler isyan etmiyor her gün mutlulukla hizmet edip gülümseyerek evlerine dönüyorlar. Mucizevî “soma” adlı ilaç ile hayallerini tüm gerçekliği ile yaşıyorlar. Görünürde ne karar güzel ancak insana ne kadar da yabancı. İşte burada insan özgürleştiğini düşündükçe köleleşmiş, teknoloji ve tüketimle içli-dışlı oldukça da insanlığını kaybetmeye başlamıştır. Bu durum günümüzün şartlarını çok güzel bir şekilde betimlemektedir. Hayatın iniş çıkışlarına sahip olmanın güzelliğini fark edebilmek adına bu kitabı okuyun. Mükemmel her zaman faydalı olan değildir.
31.12.2013

YABANCI, toplumun kabul ettiği davranışların dışında hareket eden Meursault’nun işlediği suçtan ziyade, topluma aykırı tutumundan dolayı yargılanışını anlatmaktadır. Adam öldürdüğü için suçlanıp, annesinin cenazesinde ağlamadığı için idam edilecek olması kendisine bu denli benzeyen dünyada bir yabancı olduğunu kabul etmesine yol açar. Toplumun kabullenmediği bu duyarsızlık dışlanmışlığın ve yabancılaşmanın temelidir.
Yabancının sahip olduğu ruh halini yargılanması esnasında kendi dışındaki kişilerin oynadığı rolü ifade etmesinden de anlayabiliriz; “yani bu işin benim dışımda görülüyor gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu, kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu.”
Her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüş olan nihilizm romanda irdelenmektedir. Tanrının varlığını, iradenin özgürlüğünü, ahlâkı ve tarihin mutlu sonunu reddeden Nihilistlerin görüşünü irdelerken hayatın tekdüzeliği içinde, robotlaşan insan ölümü bile rahatlıkla kabul edebilmektedir.
Yine kahramanına söylettiği “herkes bilir ki, hayat yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir, aslında 30 ya da 70 yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim, çünkü her iki halde de gayet tabii olarak başka erkekler ve kadınlar yine yaşayacaklar ve bu binlerce yıl devam edecektir (...) İnsan mademki ölecektir, bunun nasıl ve ne zaman olacağının önemi yoktur” sözleri, çağdaş nihilizmin "saçma" kavramı altında irdelenmesidir.
Yaşamın ölümle sonlanmasının gerçekliğini derinden hissettiren eser, yüreğimizin kapılarını ve gözlerimizi tüm güzelliklere kapatmanın anlamsızlığına vurgu yaparken, yaşadığımız ânın tüm hayatımıza yetecek anılar toplamaya yeteceğini söyler. Yazarın gözünde tüm anlamsızlıklara anlamlı bir karşı duruştur bu.
Yaşamın tadına varmak için yokluğun anlamını da keşfetmek gerekir. Roman alışılmışın dışındaki üslubuyla çok sık karşılaşabileceğiniz eserlerden değil.