Kitabın 2004-2012 yılları arasında genişletilerek basılması bizlere yazarın yaptığı değerlendirmelerin bir kısmının sonuçlarını görme fırsatı vermektedir. Kitabı değerlendirebilmeniz adına kitapta yer alan yakın geçmişte gerçekleşmiş ve gelecekte olabilecek hususları okuyucuların dikkatine sunmak istiyorum.
Dünya üzerinde meydana gelen problemlerin esas kaynağı ekonomik problemlerdir. Avrupa ve Ortadoğu ürettikleri malın önemli bir kısmını ABD’ye satıp, karşılığında hisse senedi almaktadır. Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu’nun yeni pazar arayışına girmesi ABD’nin ekonomisini küçültecektir. Bu sebepten rakibini güçlü kılacak coğrafyayı kontrol etmek istemektedir.
Demokrasi ekonomik bir hadisedir. Demokraside çatışmaların nedeni sadece dini ve etnik nedenler olacaktır. Bir ülkede demokrasi olması için rekabet olması, rekabet için de ekonomik gücün olması gerekmektedir.Kürt ile Sünni veya Şii çatışacaktır.Farklılaşma dışarıdan bu ülkenin yönlendirilmesini kolaylaştırır.
ABD, BOP’u tek başına yapmaktan vazgeçmiş görünmektedir. ABD ile Avrupa yakınlaşırsa Türkiye AB’ye girecektir. Çünkü ABD Avrupa’daki aleyhtarlarının zayıflamasını istemektedir. Ancak Hıristiyan demokratlar bu tip anlaşmadan yana değildir. Avrupa Rusya ile flört ettiği sürece Türkiye’nin AB’ye girişi mümkün değildir.
Büyük Ortadoğu’ya hâkim olmanın önkoşulu Türkiye’nin kontrol edilmesidir. Türkiye’yi kaybettiği an çatışma alanı olarak Türkiye gündeme gelecektir. Türkiye’de siyasi gücün değişmesinin tek yolu ekonomik krizdir
ABD, BOP için dinsel ve etnik çatışmaları mutlaka tahrik edecektir. ABD artık medeniyetler çatışması kavramı ile Batı âlemiyle, İslam dünyasını ve Rusya, Çin ile Japonya’yı karşısına almak istemektedir. Yahudiler ve Protestanlar Büyük Ortadoğu’da ekonomik bir egemenlik kurmak istiyorlar. Ekonomik çatışmanın görünür amacı da din olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji kaynaklarını kontrol edemezse başka güçlerin bölgeye girerek pay almaları sonucu ABD’nin kontrolünden çıkma riskleri gündeme gelebilir.
Amerika liberalleşme, demokrasi dediği zaman iki şeyi amaçlar liberal ekonomi ve istediği biçimi verebileceği yönetim. Büyük Ortadoğu şu an yangın alanı ve Avrupa’da bu bölgeyi kullanamaz, bu da ABD’nin zaferidir.
2004’te kabul edilen Anayasa’da kuzeyde kendine buyruk, ABD’ye hesap verecek bir Kürt bölgesi oluşturuluyor. Irak ordusu buraya girmeyecek ama oy potansiyeli fazla olan Şiilerde bu bölgeyi kontrol etmeyecek. Burada gevşek bir federasyon türü yapılanma hesabı var. Halkın Şii ve Sünni olması çatışmanın tohumu olarak görülüyor. Bu bölgede 3’e bölünme ile demokrasiye erişim planlanmaktadır. Bunun günün birinde Türkiye’ye sıçrayabileceği de hesaplanıyor. Türkiye’nin yapması gereken vatandaşların eşitliğini sağlamak ve federasyon yerine büyük bir Irak üzerinde çalışılmaktır.
Kürt meselesinin hedefi hiçbir zaman Kürtlerin rahat etmesi veya kendi kimliklerini yaşatması değildir. Kürt oluşumunu da temel hedefinin Türkiye oluşu ve Türkiye’de bu çatışmaların tahrik edilmek istendiğinin bilinmesi gerekmektedir.
Irak’ta Suni Şii çatışmasını Kuzey Irak’ta otonom bölge kurmak adına fişekliyorlar. Türkiye’ye de ben otonom bölgeyi Anayasa’ya koydum, bölgesel hesaplarımın önüne geçmeye çalışma mesajı vermektedir. Esasen bölgede Müslüman İsrail devleti kurumlaşa çalışılmaktadır.
Boru hatları konusunda Kazakistan, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan hattı için anlaşma imzalandı ve bu hattın güvenliğinin sağlanması da bu projenin bir nedeni.
El-Kaide’nin tamamen yok olacağı bir operasyon yapılmaz, lider yakalandı ise Bush yönetimi terk edilmiş demektir. Bush yönetimi devam ederse İspanya’da, İtalya’da, Polonya’da Bush karşıtlığı gelişir ve AB yeniden toparlanabilir.
Gürcistan Kafkasya’nın kapısıdır. Eğer ABD Batum merkezli Acaristan’ı kontrol ederse Tiflis’e doğrudan bir hat yapar ve Rusya’nın Kafkasya’daki etkinliğini kontrol eder.
PKK hareketinin sınıfsal bir kimliği vardır. Biz etnik bir hareket olarak algılıyoruz ama bu doğru değildir. Bu sınıfsal özelliği sebebiyle PKK, Barzani ve Talabani karşı karşıyadır. Kürt hareketini büyütmenin tek yolu Kürtleri tek bir kimlik etrafında toplamaktır. Yani sınıfsal kimlik yerine etnik kimliği ön plana çıkartmak gerekir. Etnik kimliğin ön plana çıkması için bir tehdit durumu olmalıdır. Suriye’de yapılanda budur. Irak’ta ve İran’da da Kürt kimliğine yönelik saldırılar olacaktır. İsrail’in üzerindeki yükü atması için başka bir bölgede bir yer yaratmak gerekmektedir.
Kuzey Irak’ı Akdeniz’e nasıl bağlayacaklar. Suriye’nin kuzeydoğusundan. Eğer Suriye bu projeye direnirse kışkırtmalar olabilir. Yalnız Akdeniz’e değil, Hazar üzerinden Afganistan’a da bağlantı kurulacak ki bölgeyi tamamen kontrol edebilesiniz. Biriler bu yüzden Türkiye’nin boru hattının faal olmasını istemiyor.
Türkiye’de etnik kimliğe ve laik-muhafazakâr kimliğe dayalı iki çatışma alanı yaratılmaya çalışılıyor. ABD’nin PKK’nın icabına bakacağım dediği silahlı çatışma değildir. Yapacakları PKK içerisindeki siyasi ve ideolojik kimliği etnik kimliğe dönüştürmektir. Etnik kimliğe dönüştürünce PKK kalmaz, Kürt mücadelesi olur. ABD Kürtleri etnik boyutta bütünleştirmenin yanı sıra Güneydoğu Anadolu’yla Kuzey Irak’ı ekonomik olarak bütünleştirmek isteyecektir. K.Irak’taki Kürtler, G.Doğu’daki Kürtleri ekonomik açıdan güçlendirince bu ticaret bölgenin Türkiye’den ayrışması sonucunu doğuracaktır.
Yazarın tespitlerini değerlendirmek size kalmış. Herkese kolay gelsin.