Toplam yorum: 3.090.134
Bu ayki yorum: 732

E-Dergi

Sybaris Tarafından Yapılan Yorumlar

31.03.2013

Nefis bir kitap, bir başyapıt. O kadar samimi, yapmacıksız, zekice yazılmış ve sürükleyici bir kitap ki, uykuyu ve yemeği erteleyip sürekli okumak istiyorsunuz. ABD’de 1969’da çıktığında ülkeyi sarsan bu hınzır kitap, bizde neden sağlam romanlar yazılmadığını da gösteriyor. Keşke Türk edebiyatında bizim de buna benzer bir “tabu-deviren” kitabımız –veya kitaplarımız- olsaydı… Bizim yazarlarımız ve yayınevlerimiz toplumsal tepkiyi çok fazla önemseyip otosansür uyguladıkları için, böyle çarpıcı bir başyapıt çıkmıyor ne yazık ki. Batı kültürünün tüm dünyada kurduğu kültürel üstünlük, işte bu tabu tanımayan zekâ patlamalarına gösterdiği tolerans ile sağladığı hukuki korumadan kaynaklanıyor. Roth burada kendi Amerikan-Yahudi toplumu hakkında inanılmaz cüretkâr ve samimi eleştiriler getiriyor. Cinsel, sosyal, siyasal tabuların üzerine giden, kendi yakıcı zekâsı ve saplantıları dışında hiçbir kutsal veya dokunulmaz tanımayan Alexander Portnoy, tüm zamanların en unutulmaz edebi karakterlerinden biri. Su gibi akıp giden, yer yer kahkahalarla güldüren, insanı günlerce etkileyen, harika bir kitap. İyi edebiyatı sevenlerin kaçırmaması gereken bir eser. Bu arada, Özden Arıkan da muhteşem bir çeviri yapmış ve tebriki hak etmiş.
30.03.2013

Roth'un "Pastoral Amerika" ve "İnsan Lekesi" ile birlikte bir üçleme oluşturan bu kitabı, diğer iki (muhteşem) kitabın yanında biraz zayıf kalıyor. Başkarakter Ira Ringold hafif saf ve naif bir tip. Askerlik görevini yaparken tanıştığı eski tüfek sosyalist Johnny O'Day'in güçlü kişiliğinin etkisinde kalarak sahiplendiği komünizm davası, bu tuhaf ve yer yer acınası kişide sırıtıyor. Zaten romanın sonuna doğru, hem Ira ve hem de O'Day'in komünizmi kişisel hayatlarındaki trajedilerden kaçış yolu olarak gördüğü ortaya çıkıyor. Yine de ABD'de 1940'lar ve 50'lerin komünizm paranoyası ile yaratılan milliyetçi baskı ortamı ayrıntılı biçimde işleniyor. Ira'nın zeki kardeşi Murray'in ağzından dinlediğimiz olaylar silsilesi, merakı hep canlı tutuyor. Roth o kadar usta bir yazar ki, vasat sayılabilecek kitapları bile bir şekilde kendini okutuyor. Bu kitapta da nefis pasajlar, keskin sosyal-psikolojik gözlemler ve bir edebiyat dehasının olgunluk çağına ait iyi bir kurgu var. Herkese tavsiye edebileceğim güzel bir kitap.
18.03.2013

Çok güzel bir kitap. Tim Parks burada yine o müthiş yeteneğini konuşturup çok inandırıcı karakterler yaratmış ve onların bilincine nüfuz ederek, son derece ikna edici bir olay örgüsü oluşturmuş. Görünüşte saygın bir kanun adamı olan Yargıç Daniel Savage'ın kadınlara olan zaafı, bu uğurda 20 yıllık eşiyle ayrılma noktasına gelmesi ve ergenlik isyanları içindeki kızı Sarah'nın saldırgan tavırları öylesine inandırıcı ve cezbedici ki, "işte iyi bir roman böyle olur" diyorsunuz. Yargıç Savage'ın görmekte olduğu davalarla ilgili hukuki mülahazaları ve dava özetleri ile savunma ve iddia makamlarının atışmaları bile -hukuk terimleriyle dolu olmalarına rağmen- insanı hiç sıkmıyor. Merak duygunuz hiç azalmıyor ve karakterlerin hayatlarının sırları birer birer açığa çıkarken şaşırıyorsunuz. Aile hayatı, karı-koca ve ebeveyn-çocuk ilişkilerine dair son derece zekice gözlemlerin olduğu roman, İngilizlerin yaşamı üzerine de ilginç bakış açıları sunuyor. Akıl dolu bir kurgu, giderek hızlanan bir tempo ve çığırından çıkan olaylar silsilesi, dramatik sonlar ve oya gibi işlenmiş nefis ayrıntılar ile dolu olan bu kitabı okumak müthiş bir keyif. Bu arada, çevirmen Çiğdem Aka harikulade bir iş çıkarmış ve kusursuz bir çeviri yapmış. Dört dörtlük bir roman. Herkese tavsiye ederim.
18.03.2013

Vasat bir roman. Endülüs İslam Devleti'nin hazin çöküşünü bir aile ekseninde anlatmaya çalışan ama inandırıcılıktan uzak karakterleri ile başarısız olan bir kitap. Olayların merkezinden bulunan ailenin her bireyi öylesine erdemli, bilgili ve zeki ki bir süre sonra ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşanıyor. Hele o ufacık Yezid'in hem bir satranç dehası oluşu hem de boyunu ve hayat tecrübesini aşan iddialı sözleri beni iyice soğuttu. Ayrıca Yezid'in ablası Hind de kesinlikle o dönemde yaşayan bir kadının edemeyeceği laflar ederek okuru iyice soğutuyor. Bir 20. yy insannın söyleyebilceği o sözler, Hind'in sadece yazarın "megafonu" olması için yaratılmış, sahte bir karakter olduğunu açıkça gösteriyor. Mağarada yaşayan yarı deli filozof El-Zındık'ın sözleri ve tavırları da yapay. Tarık Ali iyi bir niyetle yola çıkarak, Avrupa'nın kasten unutturduğu bu medeniyet merkezinin hatırasını yad etmeye çalışmış. Ama amaçlar ve sonuçlar her zaman birbirini tutamıyor ne yazık ki. Keşke böyle bir zorlama roman yazacağına, bu konuda derli toplu bir tarih kitabı kaleme alsaymış.
17.03.2013

Tarihi kendi ideolojisi paralelinde yorumlayıp, günümüzün tartışmalarında kendi kampına avantaj sağlayacak şekilde zorlama ve sübjektif tezler üreten bir "tarihçinin (!)" aynı tornadan çıkardığı bir başka eseri daha. Sanki ortada bir "imparatorluk" kalmış da, Cumhuriyeti kuran kadrolar onu bilerek yok etmiş veya satmış. Ben bu tür sübjektif kitaplarla "hayali bir Osmanlı imajı" yaratıp bunun üzerinden Cumhuriyete saldıran yazarlara sadece gülüyorum. Sağlam ve inandırıcı belge yok, sağlam referans yok, sadece bir fiskede yıkılacak klişe yorumlar var. Bu ve benzeri kitapları yazan ve "her şeye gücü yeten aslan parçası Osmanlı" imajı yaratmaya çalışanlara tek bir eser okumalarını öneriyorum: Falih Rıfkı Atay'ın muhteşem "Zeytindağı". Bir bakın bakalım oraya, acaba o din kardeşimiz Araplar o Halife'yi zerre dikkate alıyor muydu? Ortada sadece adı kalmış, idari ve sosyal yapısıyla Ortaçağ artığı olan o ırklar ve halklar aşuresinin “elini kaldıracak mecali bile” kalmamıştı. Kim kimi satıyor Allah aşkına? Dua edelim ki Atatürk ve arkadaşları tarih sahnesinde belirip de o küflü enkazdan son anda bir devlet yarattılar ve Türklük tarihten silinmedi. Ha bu arada, madem Sn. Armağan komplo teorilerine çok meraklı, ben de kendisi gibi sözde revizyonist tarih yorumları yapan İslamcı yazarların “İngiliz istihbaratının dezenformasyon ve yanlış veri tohumu ekme” kampanyalarına bilerek veya bilmeyerek alet olduğu yönündeki –giderek yaygın kabul gören- bilgiyi ileteyim. Acaba bu kitapların son tahlilde neye hizmet ettiğini ve Türk ulus-devletinin temellerini yıkmaya çalışarak, kimlerin Ortadoğu politikalarına hizmet ettiğini lütfedip de söyler mi bize?