"Ra"nın Gözü
"Tanrıların ve Firavunların Dili" adlı kitap, Nurihan Fattah tarafından kaleme alınmış ve Antik Mısır hiyerogliflerinin gizemli dünyasını derinlemesine keşfeden bir eserdir. Yazar, hiyerogliflerin sadece bir yazı sistemi olarak algılanmaması gerektiğini ileri sürerek, bu eski yazıların aynı zamanda firavunların ve tanrıların dilini temsil ettiğini savunmaktadır.
Fattah'ın kitabında, Antik Mısır hiyerogliflerinin ötesinde bir anlam taşıdığına dair iddialarını destekleyen bir dizi argüman bulunmaktadır. Yazar, hiyerogliflerin sadece bilgi aktarmak için kullanılan semboller olmadığını, aynı zamanda bir iletişim aracı olarak firavunlar ve tanrılar arasında kullanıldığını öne sürmektedir. Bu bağlamda, hiyerogliflerin sadece yazılı bir dil olmanın ötesinde, aynı zamanda görsel bir ifade biçimi olduğunu vurgulamaktadır. Kitap, okuyuculara Antik Mısır'ın kültürünü, inanç sistemini ve günlük yaşamını anlamak için hiyerogliflerin nasıl kullanıldığını göstererek, bu yazı sistemini çözmenin ötesinde bir anlam dünyası barındırdığını açıklamaya çalışır. Fattah, hiyerogliflerin sadece tarih öncesi bir yazı sistemini değil, aynı zamanda medeniyetin taşıyıcısı olarak Antik Mısır'ın mistik ve dini yönlerini ifade etmede önemli bir rol oynadığını iddia eder.
Ayrıca, kitapta Antik Mısır hiyerogliflerinin nasıl evrildiği, farklı dönemlerde nasıl kullanıldığı ve zamanla nasıl değiştiği gibi konulara da odaklanılmıştır. Yazar, okuyucuları bu eski yazı sistemini anlama ve çözme konusunda kılavuzlarken, hiyerogliflerin sadece dilbilgisel bir yapı olmanın ötesinde, bir kültürün ifadesi ve bir medeniyetin anlatım aracı olduğunu vurgular.
Bu bağlamda, "Tanrıların ve Firavunların Dili" adlı bu kitap, Antik Mısır hiyerogliflerinin sadece bir yazı sisteminden ibaret olmadığını, aynı zamanda bir dil, kültür ve inanç sistemi taşıdığını savunarak, okuyuculara bu gizemli dünyanın kapılarını aralamaya çalışmaktadır.
Kitabın bölümlerine bakacak olursak; beş bölümden oluştuğunu söyleyebiliriz.
1. Bölüm: Dil Teorisi
Bu bölümde Nurihan Fattah, dilin evrimi ve farklı diller arasındaki ilişkiler hakkında genel bir çerçeve çiziyor. Dilbilimdeki güncel teorilere ve araştırmalara değinerek, hiyerogliflerin sadece bir yazı sistemi olmadığını, aynı zamanda bir dil ve kültürün taşıyıcısı olduğunu gösteriyor.
Fattah, dilin sadece kelimelerden ve gramer kurallarından oluşmadığını, aynı zamanda düşünme, algılama ve anlam oluşturma biçimimizi de etkilediğini savunuyor. Hiyeroglifleri bu bağlamda inceleyerek, Antik Mısırlıların dünyayı nasıl algıladıkları ve anlamlandırdıkları hakkında ipuçları veriyor.
2. Bölüm: Phaistos Diskinin Çözümü
Phaistos Diski, Girit adasında bulunan ve üzerinde bilinmeyen bir yazıyla yazılmış bir kil disktir. Fattah, bu bölümde diskin üzerindeki yazıyı çözmeye yönelik kendi teorisini sunuyor. Hiyeroglifler ve diğer eski yazı sistemleriyle karşılaştırmalar yaparak, diskin üzerindeki sembollerin anlamlarını ve dilbilgisi kurallarını çözmeye çalışıyor.
Fattah'ın Phaistos Diski çözümü, dilbilim ve tarih alanlarında tartışmalara yol açmış olsa da bu gizemli esere dair yeni bakış açıları sunması bakımından önemlidir.
3. Bölüm: Grit ve Atlantid
Fattah, bu bölümde Grit ve Atlantid efsanelerini hiyeroglifler ve diğer eski metinlerle ilişkilendiriyor. Bu efsanelerin gerçek tarihi olaylara dayanıyor olabileceğini savunarak, hiyerogliflerin çözümünün bu olayların aydınlatılmasına yardımcı olabileceğini öne sürüyor.
Fattah'ın iddiaları, arkeoloji ve tarih alanlarında tartışmalı olsa da, bu efsanelerin kökenleri ve anlamları hakkında yeni bakış açıları sunması bakımından önemlidir.
4. Bölüm: Avrupa’nın Üstatları- Romalılar
Fattah, bu bölümde Roma İmparatorluğu'nun hiyeroglifleri nasıl kullandığını ve bu yazı sisteminin Romalıların dil ve kültürüne nasıl etki ettiğini inceliyor. Romalıların hiyeroglifleri sadece bir yazı sistemi olarak değil, aynı zamanda bir sanat biçimi olarak da benimsediklerini gösteriyor.
Fattah'ın araştırmaları, hiyerogliflerin sadece Antik Mısır'a ait bir yazı sistemi olmadığını, aynı zamanda Avrupa'nın kültürel ve entelektüel gelişiminde de rol oynadığını gösteriyor.
5. Bölüm: Eski ve Esrarengiz Mısır
Fattah, bu bölümde Antik Mısır'ın dil, kültür ve inanç sistemini hiyeroglifler ışığında inceliyor. Hiyerogliflerin sadece günlük yaşamda değil, aynı zamanda dini törenlerde ve ritüellerde de önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Fattah'ın araştırmaları, hiyerogliflerin sadece bir yazı sistemi olmadığını, aynı zamanda Antik Mısırlıların dünya görüşünü ve inançlarını anlamak için de önemli bir anahtar olduğunu gösteriyor.
Genel Değerlendirme:
Nurihan Fattah'ın Tanrıların ve Firavunların Dili kitabı, hiyerogliflerin sadece bir yazı sistemi olmadığını, aynı zamanda bir dil, kültür ve inanç sistemi taşıdığını savunarak, okuyuculara bu gizemli dünyanın kapılarını aralamaya çalışmaktadır. Kitap, dilbilim, tarih, arkeoloji ve din gibi farklı disiplinlerden yararlanarak, hiyerogliflerin çözümü ve anlamlandırılması konusunda önemli bilgiler sunmaktadır.
Fattah'ın araştırmaları ve yorumları, bazı alanlarda tartışmalı olsa da hiyeroglifler ve Antik Mısır hakkında yeni bakış açıları sunması bakımından önemlidir. Kitap, hiyeroglifler ve Antik Mısır'a ilgi duyan herkes için keyifli ve bilgilendirici bir kaynak olacaktır.
Kitabın Önemi:
Tanrıların ve Firavunların Dili, hiyeroglifler hakkında Türkçe yazılmış en kapsamlı kitaplardan biridir. Yazar, hiyerogliflerin sadece bir yazı sistemi olmadığını, aynı zamanda Antik Mısır kültürünün ve inancının önemli bir parçası olduğunu gösteriyor.
Kitaptan Çıkarılan Dersler:
Hiyeroglifler sadece bir yazı sistemi değil, aynı zamanda firavunların ve tanrıların dilidir.
Hiyeroglifler sadece sesleri değil, aynı zamanda kavramları ve fikirleri de temsil eder.
Hiyeroglifler günlük yaşamda ve dini törenlerde önemli bir rol oynamıştır.
Kitabı Tavsiye Etme Sebebim:
"Nurihan Fattah'ın 'Tanrıların ve Firavunların Dili' isimli eseri, Ural-Altay eteklerinin Türkler'in ata yurdu olduğu konusunu sorgulayan bir bakış açısı sunar. Yazar, bu konunun önceden de şüpheli olduğunu ancak daha da şüpheli hale geldiğini belirtir. Kitap, Ural-Altayların Türkler'in ata yurdu olduğunu kabul etmekle birlikte, bu durumun belirli bir tarihten itibaren geçerli olduğunu savunur.
Yazar, Tanrı'nın yeryüzünü yarattığından beri Türklerin bu bölgeye yerleştirilip yerleştirilmediğini sorgular ve Batılıların kendilerini üstün kabul eden atalarının neden farklı coğrafyalarda dolaştığını ve Türklerin neden Ural-Altay bölgesine sıkıştırıldığını eleştirir. Batılıların atalarının dünyanın dört bir yanında bulunabileceğini savunurken, Türklerin atalarının sadece belirli bir bölgeyle sınırlı tutulmasını sorgular.
Kitap, Asya'da bulunan Issık Göl ile Strabon'un Anadolu'da bahsettiği İssikos Gölü arasındaki benzerliği ve bu adın nereden geldiğini sorgular. Yazar, bu benzerliğin tesadüf mü yoksa bilinçli olarak yapılan bir tarihi çarpıtmanın sonucu mu olduğunu merak eder.
Nurihan Fattah'ın "Tanrıların ve Firavunların Dili" adlı kitabı, Türklerin tarihi kökenleri hakkında sorgulayıcı bir bakış açısı sunarken, tarihi ve coğrafi bağlantıları irdeleyerek okuyucuları düşünmeye teşvik eder."
Tanrıların ve Firavunların Dili, hiyeroglifler hakkında bilgi edinmek isteyenler için mükemmel bir kaynak. Yazar, karmaşık bir konuyu açık ve anlaşılır bir şekilde ele almaktadır. Kitap, hiyerogliflerin gizemli dünyasını keşfetmek isteyen okuyucular için keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.