Kitap; Beyin hazinesi, Ruh sağlığı, sağlıklı iletişim/diyalog gibi konuları öne çıkararak bazı testlerle işlendiği, kıymetli bir eser. Eserin ‘kendimizle barışık mıyız?’ sualine de cevap bulma yolunda katkı sağlayacak bir kaynak. Alıntılarla baş başa bırakıyorum:
Tüm dünyada, depresyon vakalarında ani ve ciddi bir artış gözlenmekte. Buna ek olarak, intihar etme oranının da arttığı biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü, eğer önlem alınmazsa, 2020 yılında depresyonun en önemli sağlık sorunu olacağını rapor etti. Dünya parlamentolarına intihar önleme projesini sundu. Her geçen gün artan okul cinayetleri, okulda silah taşıyan gençler, aile içi şiddet, boşanma, basit olayların kolayca silahlı vuruşmaya dönüşebilmesi, duygusal boşluk içindeki gençlerin uyuşturucu maddelere yönelmesi gibi gelişmeler koruyucu ruh sağlığı açısından bir şeyler yapmak gerektiğini hatırlatıyor.(s.13)
Kaliforniya Sendromu: Kaliforniya, ABD’de eğlence dünyasının merkezi. Eğlencenin dorukta yaşandığı bölgede insanlar arasında aşağıdaki üç belirti gittikçe yaygınlaşıyor:
* Zevke düşkünlük *Benmerkezcilik *Yalnızlık. Bu üç belirtiyi mutsuzluk izliyor. Mutsuzluğunu unutmak isteyen insanlar daha fazla eğlenceye yöneliyor.(s.14)
BEYİN: İnsan beyni 1/1,5 kg.lık harika bir organ. Beyin; vücudumuzu yöneten, her gün hakkında yeni şeyler öğrendiğimiz önemli bir organımız. Ruh yapımız, kendisini beyin vasıtası ile ifade ediyor. Bir müzik aleti düşünün. Eğer arızalı ise sanatçı onunla eserini icra edemez. Yahut müzik aleti gayet sağlam olduğu halde sanatçıda sorun varsa yine eser ifade edilemez. Ruh ve kişilik yapımız ile beynimiz arasındaki ilişki de böyledir. Beynimiz ve kişiliğimizdeki sorunlar ayrı ayrı hayatımızı etkiler. Kişiliğimize gerekli olan her bilgi, beynimize elektriksel ve kimyasal harflerle yazılır. Beyni doğru kullanan insanlar akıllı ver mantıklı olur. Beyin peltemsi bir organ görünümündedir. Korteks içinde güvenli bir yerdedir. İnsanî özelliklerimiz beynimize yazılmıştır. Beynimiz hiç uyumadan, 24 saat yorulmadan çalışır. Kocaman kıvrımlı cevize benzeyen beyin, vücudumuzda ve kişiliğimizde olup biten her şeyi denetler.(s.20) İnsan beyninde 140 milyar civarında hücre sayısı vardır. Bu hücrenin 2-10 bin hücreyle bağlantılı olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurduğumuzda karşımıza müthiş bir manzara çıkacaktır. Beyinde mesajların iletim hızı da yine şaşırtacak boyuttadır. Mesajların iletim hızı saatte 580 km’ye ulaşır biçimdedir. Bir gram beynin arasındaki ağ bağlantıları, dünyadaki telekomünikasyon ağlarından daha fazlasını ihtiva eder. Bir mesaj beynimizde trilyonlarca farklı yoldan birini izleyerek yerine ulaşır. Beyin vücudun toplam ağırlığının %2’sini oluştururken vücudumuza giren oksijenin 525’ini kullanır. Beynimizin trafiği tıpkı şehir trafiğine benzer.(s.21)
Kötü Hafızanın Sorumluları:
1.Kötü hafızanın birinci sorumlusu, dikkatsizliktir. Dikkat edilmeden dinlenen bilgiler kuma yazılmış gibidir, hemen silinir.
2.İkinci sorumlusu, özgüven azlığıdır. Kolumuzdaki saate güvendiğimiz kadar hafızamıza da güvenirsek, bizi yanıltmaz.
3.Önem vermemektir. Unutulan bilgiler genellikle o kişi tarafından önemsenmeyen, bilgiler olacaktır.
4.Akılda tutma tekniğini bilmemektir.
5.Duygusal boyutun ihmal edilmesidir. Merak dürtüsü duygusal gücü artırır. Bunun için ‘Merak, ilmin hocasıdır’ demişlerdir.
6.Kesinlikle unutmamanız gereken bilgileri not edin. Hz. Peygamber unutmamak için “Sağ elinden yardım isteyin” demişti.
7.Bilgilerin kullanılmamasıdır. İnsan beyni ‘kullan ya da kaybet’ kuralı ile çalışır.(s.41)
ÖFKE: Öfkeyi duygusal korsanlık olarak tanımlamak yerinde olur. Öfke dalgasını başlatan düşünceyi yakalayıp iyimser değerlendirmeler yapabilmek çok önemlidir. Öfkeyi körükleyen durumları yeniden değerlendirmenin birinci basamağı, kendimize zaman tanımaktır. Bunun için ‘Öfkenin en iyi ilacı ertelemektir’ denilir. Öfke esnasında insan beyninde mantıksal bir boşluk oluşur, ilkel dürtüler harekete geçer.(s.96)
Büyük Yöneticilerin 10 Ortak Özelliği:
1.Kendilerini, amaçlara ulaşmak için birlik içinde çalışan bir ekip oluşturmaya adarlar.
2.Öğrettiklerini kendileri de uygulayıp çalışanlara örnek olurlar.
3.Çalışanlarla çok yakın ilişkiler kurmazlar.
4.As elemanları yoktur.
5.Geleceğe ilişkin vizyonları vardır.
6.Sürüncemede kalmış problemlere bir an önce çözüm bulur ve sık sık kararlar verirler.
7.Elemanları riske girme konusunda yüreklendirirler.
8.Üstün nitelikli insanlar bulmak, onları eğitmek ve elde tutmak konusunda uzmandırlar.
9.Değişimin sağlıklı olduğuna inanırlar.
10.Çalışanların özgüvenini arttırırlar.(s.155)
Etkin Diyalog İçin Bazı Öneriler:
*İnsanların anlaşmasını sağlayan süslü cümleler değil, sade cümlelerdir. Duygu ve düşüncelerinizi, fikirlerinizi içinizden geldiği gibi sade bir biçimde anlatın.
*Üstlerinizi kıskanmayın, astlarınızı hor görmeyin.
*İş yaşamınızda daha üst bir görevin üstesinden gelebileceğinize inanıyorsanız ille de size bir öneri getirilmesini beklemeyin.
*‘Söz gümüşse sükut altındır’ sözü her ortam ve koşul için geçerli değildir. Önemli olan gerektiğinde konuşmayı, gerektiğinde dinlemeyi bilmektir.
*Bir konuyu açıklarken ayrıntılara dalmayın, karşınızdaki kişiye konunun özünü sunun. *Özel sorunlarınızı işyerine taşımayın.
*Sıkıntılarınızı yakın dostlarınıza açmaktan çekinmeyin.
*Amirinizle ya da bir çalışma arkadaşınızla önemli bir konuyu görüşecekseniz, söyleyeceklerinizi önceden küçük notlar alarak belirleyin.
*Sağlıklı bir iletişimde, konuşmak/anlatmak kadar dinlemek de önemlidir.(s.166)
Mutlu bir yuva için dikkat edilmesi gereken kuralları şöyle özetleyebiliriz:
•Eşinin davranışlarını değiştirmeye çalışmamak
•Sosyal baskı ve yasaklara sağlıklı tepki vermek
•Boşanma tehdidine dikkat etmek
•Farklı düşünmeyi sağlamak
•Kontrol duygusunu hesaba katmak
•Fırtınalara fırsat vermek
•İzle-bekle yöntemini uygulamak
•‘Ah olsaydı’ sendromuna dikkat etmek
•Şefkatin önemini unutmamak.(s.206)