Dehşet duygusu, hikayelerdeki cehalet, yobazlık ve yozluğun gerçeğin birebir yansıması olduğu farkındalığıyla birlikte geldi!
İnanılmaz yalın ve lezzetli bir üslupla, bilge bir kişinin sükunetiyle kaleme alınmış ifadeler, keyif vermesine ek olarak dehşeti katladı, zira hikayelere o müthiş gerçeklik duygusunu bu üslup veriyordu.
Anadolu’nun bağrından gelmiş biri olarak söyleyebilirim ki maalesef durum aradan geçen 100 seneye rağmen hala ve inatla aynı burada anlatıldığı gibi!
Prof. Siyavuşgil’in de dediği gibi bence de bu kitap “bugün Anadolu’nun insan ve sosyal hayatı üzerine yazılmış ve yazılacak en azametli psikoloji ve sosyoloji eserlerinden daha etraflı, daha derin, daha dolu ve daha gerçek” olabilir. Ve yine Prof. Siyavuşgil’in dediği gibi “Öyle sanıyorum ki, bu hikayeleri okumadan Anadolu’yu anlamanın, anlamaya başlamanın imkanı yok.”