İç içe geçmiş karakterlerin dilinden içi içe geçmiş iki hikayenin sürükleyici anlatımı. Bir gece yarısı beş on sayfa okumuş, uyumaya niyetlenmişken bir sonraki bölümün sayfasını yavaşça çevirdiğimde Hayyam'ın bana fısıldadığı unutulmaz ifadeler: "Kalk, uyumak için sonsuzluk var!" Sonra nasıl uyursan uyu bakalım :)
İngilizcesini okuduğum için biraz yavan geldi aslında. Maalouf, bir batılının klasik bakışıyla olayın üzerine gidiyor ilkin. Ancak Lesage'in tecrübeleri bir oryantalistinkinden daha farklı, belki daha yüzeysel ve doğuyla daha samimi. Lesage ile Maalouf'un arasında gelgitler var gibi. Zaten romanı farklı kılan da bu ve benzeri gelgitler. Hayyamın zamanından 20. yüz yıla, doğudan batıya, batıdan doğuya gelgitler. Kurgu ve gerçek arasındaki gelgitleri de andırmıyor değil. Giderek hayale dönüşen Hayyamın da dediği gibi, Engar ki nisti çu hesti hoş baş!