ab ile abd arasındaki emperyal politikaların benzeşmezliğine dikkat çeken çağlar keyder, abd modelinin Türkiye tarafından üstlenilmesinin risk taşıdığını ve ab'ye yönelmenin daha avantajlı bir durum teşkil ettiğini belirtiyor. bu açıdan ben kitapta yapılan tespitlere katılmakla beraber, genel anlamda kendi dünya görüşünün bir ürünü eser olduğu için temelde yanlış yaptığını düşünüyorum. avrupa birliğinin genişleme sürecinde süper devletten farklı birimler içeren bir dünya imaparatorluğuna doğru gittiğini söylüyor. ancak bu noktada benim de çok dikkatimi çeken, AB'nin emperyal misyonu ile kültürel kapanma noktasıda çelişkiye düşmesidir.Türk ordusunun, devlet elitinin ve politikacıların abd'nin içinde bulunduğu durumdan dolayı, almanya ve fransa'nın başını çeken bir ab'yi alternatif olarak gördüğü yorumu yapılmaktadır ki bu ordu bakımından kısmen doğrudur. ben halkın ve siyasal elit içerisindeki bazı kesimlerin ab'yi yeniden değerlendirerek bunun ihanet projesi,onurlu üyelik ve gaflet bağlamında ab'ye karşı oluşan tepkinin bir yansıması olarak görüyorum. ancak keyder'in bu kitabı yazdığı anın koşulları büyük köklü değişiklikler geçirmiştir. o yüzden ben Türkiye'nin Avrupa imparatorluğu kapsamında AB'ye alınacağına inanmıyorum. abd'nin küresel politikasının avrupa ayağını oluşturan ve abd'nin avrupa entegrasyonunu ifade eden Avrupa Birliği nereye gidildiği belli olmayan bir yoldur.