Teknolojik Esaretten Bireysel Üretkenliğe Dönüş Projesi
“Kendimi genellikle telefonumda mail yanıtlarken veya işle ilgili bir şeyler yaparken buluyorum, sonra Facebook veya Instagram derken dikkatim dağılıyor. Telefonu bıraktığımda hiçbir zaman elime aldığım işi bitirmiş ve bırakmış olmuyorum."
Yukardaki satırlar tanıdık gelmiş olmalı. Maalesef birçok insan, sayısı her geçen gün artan benzer şikâyetleri dile getiriyor.
Teknolojik gelişmeler, hayatımızı kolaylaştırıyor, bunda şüphe yok. Öte yandan hayatımıza, ilaçların yan etkisi gibi bazı istenmeyen zararlar veriyor. Bu zararların önemli kısmını, bireysel ve sosyal hayatımızda yaşayarak öğreniyoruz. Doksanların ilk yarısından önce dünyadan terk-i diyâr edenler, bu konuda şanslı sayılabilir. Çünkü günümüzdeki teknolojik imkânların birçoğundan yararlanamadıkları gibi olumsuzluklarına muhatap da olmadılar.
Geldiğimiz noktada dijital aletlerden, teknolojik gelişmelerden ayrı kalmak, neredeyse imkânsız hale geldi. Özellikle pandemi döneminde, bu etkileşim iyice yoğunlaştı. Örneğin, 2020 yılına ait TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 16-74 yaş aralığında Internet kullanım oranı %79 iken 2023’ün ilk altı ayında %87 düzeyine ulaştı. 2019’da % 88 olan evden Internete erişim oranı, 2023’te %95’i geçmiş görünüyor. Dünya genelindeki istatistiklerin, ülkemizden farklı olduğu söylenemez.
ABD’de tanınmış bir podcast sunucusu olan yazar Manoush Zomorodi, insanlığın içinde bulunduğu bu dijital sarmaldan bir şekilde başını kaldırmasına ve yeniden üretken günlerine dönebilmesine katkı sunuyor. “Sıkıntıdan Parladım”, binlerce katılımcıyla 2015’te yapılan interaktif bir projenin tecrübelerinden doğmuş rehber niteliğinde bir eser. Proje, katılımcılara bir haftalık görevler yüklemek suretiyle elektronik cihazlardan uzaklaşıp yaratıcılıklarını geliştirmelerini hedeflemiş ve başarılı olmuş. Bu projede teknoloji reddedilmiyor, teknolojinin daha bilinçli şekilde kullanımı hedefleniyor.
“Baksanıza, telefon ve tabletlerimiz bizi nereye götürüyor? Varmak istediğimiz yer burası mı? Toplumla bağlantı kurmak müthiş bir şey fakat bu, kendinizle bağlantınızı kesmenizle sonuçlanmamalı. Bu cihazlarla ne şekilde bağlantı kuracağımız, onları hayatımızın neresine koyacağımız, gerçek toplumsal uzlaşma ve yaratıcılığı ne şekilde geliştireceğimiz teknolojinin üzerimizdeki etkilerini kabul etmekle başlar. Davranışlarımızı bir kere düzgünce anladıktan sonra amaca uygun davranabilir, teknolojik etkileri yönetebiliriz.” (s. 18)
“Düşünecek zaman arıyoruz, denge istiyoruz ve hem eğlendiğimiz hem de öğrenme merakımızın sürdüğü bir yaşam arzuluyoruz. Sıkıntıdan Parladım Projesi de bununla ilgili, herkesin erişebileceği kişisel bir rehber. Dijital anlamda kendinizi yönetip daha bilinçli çevrimiçi hayatlar yaşamanızı sağlayacak bir araç.” (s. 19)
Yedi görevden oluşan projenin, zihinsel alanın genişletilmesine, daha derin daha üretken düşünmeye, yaratıcılığı arttırmaya, pürdikkat düşünmeye yardım etme amacında olduğunu belirten Zomorodi, ne olursa olsun, görevleri yerine getirenlerin değişeceğini vurguluyor. Kitapta görevler anlatılırken, her aşamada, Georgetown, MIT, Columbia, Harvard Business School gibi kurumlardan bilim uzmanlarının ve tanınmış birçok yazarın görüşlerine yer veriliyor, eserlerine atıf yapılıyor. Yeri geldikçe projeye katılan çok sayıda insanın deneyimleri, kendi ifadelerine dokunulmadan aktarılıyor.
“En zor şey, aynı zamanda en değerli olabilen şeydir, ben de dijital ekosistemde dengeyi bulma konusuna böyle bakıyorum. Evlilik, ebeveynlik veya arkadaşlık gibi, teknolojiyle kurduğumuz ilişki de sürekli emek ister (...). Sıkıntıdan Parladım Projesi bize tek bir şey öğrettiyse o da bu kararları kendimiz vermediğimizde bizim yerimize karar verecek bir şirket, uygulama veya sosyal medya sitesi olduğunu kanıtlamasıdır.” (s. 210)
Eserle ilgili daha kapsamlı fikir edinmek isteyenler için yazarın, “Sıkkınlık Nasıl En Parlak Fikirlere Neden Olur?” başlıklı TEDx (2017) konuşması mevcut. İzlemek isteyenler için web adresini not düşelim: t.ly/mgU44
Zomorodi’nin kişisel web sayfasını merak ediyorsanız: manoushz.com
İyi okumalar!