E-Dergi

Kitabın hacmine bakınca önce bir geri çekiliyor ve bitirebilir miyim diye düşünüyordum. Başladıktan sonra zaman zaman aynı düşünceler kafamda tekrar tekrar dolaştıysa da yazarın kimi olaylara ilişkin o ince esprileri ve müthiş tespitleri insanı bir şekilde kitaba bağlıyor. Anlayacağınız, okurken sabırlı olmakta fayda var. Bazen, bu adamın kafasının içinde nasıl bir kazan kaynıyor diye düşüneceksiniz.
Turgut Özben isimli kahramanımız ve okuyunca tanıyacağınız Olric'in, Selim isimli arkadaşın intiharını araştırma ve onu yeniden tanıyabilme ve anlayabilme çabalarıyla birlikte çıktığı uzun ve maceralı yolculuğununa kendinizi bırakın.
Aklıma Mevlana'nın Mesnevi'sindeki bir beyit geldi,paylaşmak isterim : " Herkes kendi düşüncesine göre bana arkadaş oldu, içimdeki sırları araştırmadı. " işte böyle bir iz bıraktı bu roman bende.
Dileğim, herkes birer "Tutunan" olsun...

Bu kitabı okumakta çok geç kalmışım...
Okurken insanlara, topluma, menfaat ilişkilerine, bürokratik yapının ilginç tahliline, popüler kültür denen olguya, kamuoyunun ne şekilde yönlendirileceğine ve insanların hangi zaaflarının kolay kullanılabileceğine, özel teşebbüs fikrine ve daha sayamayacağım ancak okudukça ilginç ayrıntılar ve komiklikler göreceğiniz güzel bir roman.

Tolstoy'un, yaşadığı dönemin ahlak anlayışına ve kadın - erkek ilişkilerine yönelik, son derece önemli tespitlerinin yer aldığı güzel bir roman.

Dünyanın en çok petrol ihraç eden ülkesi Nijerya'nın sahip olduğu bu zenginliğe karşın insanlarına reva görülen trajik yaşamlarını bir kez daha hatırlatan bir kitap. Aslında dünyanın değişik yerlerindeki benzer ülkelerde de aynı türden ve insanlık olarak hepimizin bir parça utanç ve bir o kadar da sorumluluk duyması gereken şeyler yaşanıyor. Hikaye olarak - şahsi görüşüm - pek sürükleyici olmasa da bir parça etkili olduğunu düşündüğüm bir kitap. Hayata tutunmaya çalışan bir mültecinin ve onunla hayatları geçmişte tatsız ve korkunç bir olay ile birlikte kesişen İngiliz bir kadının yine aynı şekilde tutunmaya çalışma çabalarını; insanların gerçekte bencil ve çıkarcı yönlerinin bir anlamda ifade bulduğu bir hikaye... Yalnız, kitapta beğenmediğim önemli bir ayrıntıyı da belirtmeden geçemeyeceğim. Çeşitli markaların isimleri anılarak reklam yapılmaya çalışıldığı da bir okuyucu olarak beni rahatsız etti.

Mehmet Altan hocanın üzerinde durduğu, İslamiyet'in ve dolayısı ile İslam Kültürünün şehirleşme ve beraberinde oluşturduğu medeniyet hususu bence yerinde ve doğru bir tespit. Sonuçta bu kültürün geçmişten günümüze ulaşmış olan eserlerine bakarsak, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, camiler, çeşmeler, medreseler, vakıflar, vs... hepsi bir medeniyetin, bir modern toplumun ve köklü bir kültürün ürünleridir.
Sonuçta İslam dini hakkında derinlemesine yorumlar yapmak ve hüküm vermek de konunun uzmanı din adamları varken bizlere düşmez. Bir önemli husus da hocanın da belirttiği üzere din adamlarının yetiştirilmesi ve kaliteli bir eğitimden geçmeleridir.
Mehmet Altan, bu kitapta bazı temel konulara değinmiş ve sonuçta bunlar kendi düşünceleridir. Katılır ya da katılmayız. Fakat, okunmasında fayda olduğunu düşündüğüm bir kitap.