Toplam yorum: 3.078.222
Bu ayki yorum: 5.100

E-Dergi

Adem Yaprak

Arabulucu - Avukat. 37 yaşındayım. 2009 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Yaklaşık 12 yıldır aktif olarak avukatlık yapmaktayım. Mesleğim gereği yaptığım okumalar dışında tarih, felsefe, psikoloji ve kişisel gelişim alanlarında da okumalar yapmaktan keyif alıyorum. Edebiyata ve müziğe olan ilgim her geçen gün artarak devam ediyor. İçimizdeki okuma aşkının hiç sönmemesini diliyorum.

Adem Yaprak Tarafından Yapılan Yorumlar

Barış Muslu'nun kitabını yıllar önce okumak istemiştim ancak bir türlü fırsat bulamamıştım. En sonunda bu yıl kitabı alıp okuyabildim. Kitabın içindeki yöntemler NLP yöntemlerine benziyor. Zaten yazar da Neuroformat adını verdiği bu tekniği NLP tekniklerinden esinlenerek geliştirdiğini söylüyor. Kendi zihnimizi gözden geçirip kusurlu, hatalı, bize sorun çıkaran noktaları tespit edip bunları temizleme üzerine kurulu bir sistem aslında bu. Özellikle göz taraması şeklinde yapılan uygulamayı çok beğendim. Kitabın içinde anlatılan uygulamaların hepsini yaptım. Fayda gördüklerim oldu. Zaten kişisel gelişim kitaplarının en önemli noktası burasıdır. Yani kitapta anlatılan yöntemleri uygulamak. Bu sayede ancak kitapta anlatılanların faydasını görebiliyoruz. Bu yüzden de kitabı okuyacak kişilerin mutlaka uygulama yapması gerekiyor. Kitabın anlatımı yalın ve sade. Yazar zaten kendi bulduğu yöntemle zihni tamir etmeyi anlatmaya çalıştığı için kitabın içinde pek çok yerde bu yönteme dair bilgiler yer alıyor. Hızlıca okunup bitirilecek bir kitap.
Şermin Yaşar'ın ilk kez bir kitabını okudum. Kitaptaki hikaye daha ilk andan sizi yakalıyor. Hepimizin hayatında çok rahat karşılaşabileceği karakterler üzerine kurulmuş bu hikaye. Hayatın içinden, sıcacık, samimi bir anlatımı var kitabın. Okurken adeta karakterlerle aynı mahallede aynı ortamda yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Anlatılmak istenen hikaye ve verilmek istenen mesaj oldukça güzel. Yazar kitapta ağdalı bir dil kullanmak yerine daha sade bir anlatımı tercih etmiş. Bu tercih de kitabı daha samimi ve daha anlaşılır kılıyor. Sade bir dil kullanmış olması ise karakterlerin içinde bulundukları duygu durumları ve karmaşaları anlamamıza engel olmuyor. Hatta aksine bu sade anlatım ve kullanılan cümleler sayesinde tam olarak o duygunun içine girebiliyoruz kolaylıkla. Bir solukta okunup bitirilecek bir kitap. Ancak kitabı bitirip kapağı kapattığınızda derin düşüncelere dalabilirsiniz. Ben kitabı bitirdiğimde kitaba sarılma isteği geldi içimden. Kitaptaki karakterleri sarıp sarmalamak istedim. Öyle bir etki bıraktı bende. Eminim sizde de benzer duygular uyandıracak. Keyifli okumalar dilerim.
Falih Rıfkı Atay'ın daha önce herhangi bir kitabını okumamıştım. Zeytindağı kitabını okurken yazarın anlatım diline ve olayları aktarma biçimine hayran kaldım. Çünkü tarihi bir gerçekliği aktarıp yıkılma dönemindeki bir imparatorluğun içinde bulunduğu hazin durumu oldukça güzel bir şekilde aktarıyor. Kitapta anlatılanlar o dönemdeki paşaları yermek için yazılmış şeyler değil aksine tarafsız ve insani bir pencereden bakmayı amaçlıyor. Balkan savaşından sonra yıpranan Osmanlı İmparatorluğunun 1. Dünya Savaşı döneminde savaştığı cepheler ve bu savaş sırasında cephe gerisinde yaşanan olaylar maharetli bir el tarafından kaleme alınarak kitaba aktarılmış. Bu tür tarihi kitapları okumayı her zaman sevdiğim için kitabı okurken oldukça keyif aldım. Gelecek, ancak geçmişten gelen köprüler üzerine inşa edilirse sağlam bir şekilde kurulabilir. Bu yüzden de tarihe ışık tutan bu tür kitapları okumak hepimizi için oldukça faydalı. Geçmişte yapılan hataların, özellikle devlet adamlarının ve askerlerin yaptıkları hataların yıllar boyunca sürecek etkilerini gözlemlemek açısından oldukça faydalı kitaplardır bu tür kitaplar. Geçmişten ders alarak geleceğe umutla bakmak. Bu aralar belki de en çok ihtiyacımız olan şey bu. Keyifli okumalar dilerim.
Herman Hesse tarafından yazılan bu kitapta hayatın anlamı üzerine bir değerlendirme yapılıyor aslında. Çocukluktan başlayarak hayatın neredeyse tüm aşamalarını geçiriyorsunuz kitabı okurken. Kitapta anlatılan öykü aslında hepimizin hayatına bir ayna tutuyor. Çevremizde kitaptakine benzer hayatlar sürdüren insanlara rastlamak her zaman mümkün.

Kitabın satır aralarında yapılan tespitler ve yazılan cümleler insanı derin düşünmeye sevk ediyor. Her ne kadar yüzeysel bir hikaye gibi görünse de satır aralarına serpiştirilmiş bu tespitler aslında değerli kılıyor kitabı. Zaten yazarın ustalığı da buradan geliyor. Basit gibi görünen bir öykünün içine konulmuş tespitlerle insanı düşünmeye zorlamak oldukça ustalık gerektiren bir iş.

Kitap bir çırpıda okunabilecek cinste. Elinize aldığınızda kelimeler, cümleler akıp gidiyor. O yüzden de kitabı aldığınızda kısa zaman içerisinde okuyup bitireceğinize eminim. Hayat hepimiz için bir yolculuktan ibaret. O yüzden de bu yolculuğu etkileyici bir şekilde anlatan "Siddharta" kitabını okumayı herkese tavsiye ediyorum.
Serkan Karaismailoğlu’nun okuduğum ilk romanı bu. Nöro-roman, sinirbilimsel gerçeklerin belirli bir kurguyla okuyucuya aktarılması olarak geçiyor. Yazarın bu alanda oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Romandaki karakterler, karakterlerin isimleri, yaşayış biçimleri sizi hemen içine alıyor. Romanı okurken sayfalar akıp gidiyor adeta. İnsan kendini çok iyi kurgulanmış bir bilimkurgu filminde gibi hissediyor. Ayrıca kitapta anlatılan bilimsel deney ve uygulamaların gerçekte de var olması da kitabın akıcılığına büyük katkı sağlıyor. Okumaya başladığınız ilk sayfadan itibaren sizi içine alan bu roman, adeta bilimsel kurguların adeta vücut bulmuş hali gibi. Kitapta dünya nüfusunun kalabalık oluşuna ve buna yönelik yaklaşımına dair yapılan eleştiri de açıkçası çok hoşuma gitti.

Kitapta bilimsel deneylerden ve bilimsel çalışmalardan oldukça sık bahsediliyor; ancak, burada kullanılan dil okuyan herkesin anlayabileceği ölçüde basitleştirilmiş, herkes bu basitleştirilmiş terimler sayesinde kitaptaki bilimsel deneyleri ve bilimsel uygulamaları kolay bir şekilde anlayabilir. Bu nedenle de nöro-roman yani bilimsel gerçeklerin belirli kurguyla okuyucuya aktarıldığı bu tarz romanlardan birisi olan kitaptaki dilin ağır olup olmadığına dair okuyucunun herhangi bir endişe taşımasına gerek yok.

Akademisyen olan yazar, aslında kendi alanındaki bilimsel gelişmeleri son derece etkileyici bir kurguyla bizlere aktarıyor.