E-Dergi

YKY’den okumanızı tavsiye ederim. Hem kağıt kalitesi hem dizgi kalitesi hem çevirmen kalitesi… Her açıdan çok kaliteli.

Öncelikle yayınevinin bu seriye özen göstermesi çok takdir edilesi. Baskı ve çeviriler de gayet iyi. Kitaba gelecek olursak; çok duru ve duraklatmadan kendini okutan bir dili var. Bir solukta okunabilecek bir kitap (bir solukta bitirdim). Ve finali

İran edebiyatı ve efsaneleri dikkatimi çok çekmiştir. Bu kitap da o yüzden aldıklarımdan biri. Efsaneleri genel anlamda beğendiğim için tabi bunu da gayet güzel buldum. Tıpkı binbir gece masalları gibi bir tadı var. Dili süslü ve oryantal olduğu için sıkmıyor; keyif veriyor. Bunları bir kenara bırakıp yayınevi hakkında da yorum yapmak lazım. Kitabın kapağı, yaprakları, yazı tipi vb. gayet güzel bence. Ama yazım hataları çok var. Örneğin ; “aşkı” yerine “aşı” gibi özellikle kelime sonlarında harf eksiklikleri ya da fazlalıkları çokça göze çarpıyor. Ayrıca benim aldığım baskıda (Ağustos 2012) kitap bir yerde birden 160. sayfadan 177’ye geçiyor. On beş sayfadan fazla bir kayıp var. Kitabın daha yarısındayım. İleride belki başka hatalar da çıkar. Bu durum inşallah Kabalcı yayınlarının genel bir hatası değildir. Çünkü Şahname’yi de aldım. Orada da böyle hataların olması can sıkıcı olur gerçekten. Ama kitabı genel olarak edebi yönüyle beğendim. Tavsiye edilir.

Meğerse ne harika bir kitapmış. İlk okumaya başladığımda mektuplardan oluştuğunu anlayınca biraz canımı sıktı aslında. Adamların mektuplaşmalarını mı okuyacağım dedim ama. Okudukça beni içine çekti. Çok kaliteli bir iş çıkarmış yazar. Dili çok iyi genel olarak ama çevirmenin seçtiği bazı kelimeli ya da cümleleri biraz beğenmedim sanki. Yayınevinin baskı ve dizgisi güzel. Ama can Yayınları için bir fikrimi beyan etmek isterim. Şu giriştikleri yeni kapak tasarımları ve abuk sabuk resim koymalari çokça can sıkıcı olmaya başladı. Keşke eskisi gibi beyaz kapakta devam etseler. Allahtan klasikleri daha degistirmediler ama ondan korkuyorum değiştirirler. Vesselam.

Yine etkileyici bir distopya. Tıpkı 1984 gibi. Kitabın girişinde anlam bütünlüğü kurmakta zorlandımsa da bir oturuşta soluksuz bitirdim hiç sıkılmadan. Etkilenmemek elde değil. Üstüne bir de François Truffaut imzalı filmini izlemek çok güzel oldu. Filmini de tavsiye ederim.