Toplam yorum: 3.077.321
Bu ayki yorum: 4.200

E-Dergi

Romanista Tarafından Yapılan Yorumlar

07.07.2023

Daha evvel tasavvufta tac sembolizmi üzerine fevkalade bir çalışma sunan Güldane Gündüzöz, bu kez tasavvufta yemek kültürüne ve tekke mutfaklarına dair çalışmış. Meraklısı için pek lezzetli bir okuma şöleni. Afiyet olsun.
07.07.2023

Yürümeyi seven, hatta onu yaşamı meşk etmek gibi gören biri olarak zevkle okudum kitabı. Sanırım yürüme konusundaki fikrim Georges Picard ile aynı: "Gençleşmek ya da yaşlanmayı önlemek, formda kalmak ya da kahramanlık göstermek için yürümüyorum. Rüya görür gibi, hayal eder gibi, varolmaktan ileri gelen bir tür hareketlilik ve hafiflik ihtiyacıyla düşünür gibi yürüyorum."
07.07.2023

Knut Hamsun ve Hans Christian Andersen, 20. yüzyıl İstanbul'unu birkaç gün de olsa yaşamışlar. Yaşayıp da yazmamak mümkün mü? İki İskandinav'ın üslup, bakış açısı ve merak farklılıkları okur için ayrıca bir zevk elbette. Ancak ikisinin de ortak şaşkınlıkları ve sevgileri var İstanbul'a dair. Boğaziçi'ne hayranlar. Üsküdar'ı ve özellikle Karacaahmet'i büyüleyici bulmuşlar. Çeşmeler ve mezar taşları çok ilgilerini çekmiş. Pera'da ve Eyüp Sultan'da geçirdikleri zamanı daha şairane anlatıyorlar. Dervişleri ve ayinleri elbette anlamıyorlar ama Türklerin peygamber sevgisine gıpta ediyorlar. En çok da şimdi esamesi okunmayan sakinliğimize, kanaat edişimize, tevekkülümüze.
07.07.2023

Kitap tutkunu lise ve üniversite öğrencilerinden, uzun yıllardır kitap okumasına rağmen belli bir disiplin tutturamayanlara kadar işte kılavuz. Hem de sık sık Bezgin Bekir olacağımız yaz aylarında. Hem de anşante, bonşante, krem şanti bir üslupla.

Bazı konu başlıkları: Bir okuma tembelliği olarak popülerden kaçmak, iyi bir kitap alışverişi nasıl yapılır, bir okuma fobisi olarak klasikler, okumaya zaman bulamıyorum sen nasıl buluyorsun, iyi okuyucu olmak için okuma düzeni şart mı, çizerek - not alarak - kitaba kıyamayarak okuma, iyi kitap nedir, kağıda dokunmanın kutsallığı dijitali yener mi...
07.07.2023

Muradiye, tarihimizin "loser"lar evi mi bilinmez. Ama orada bir "başka" tarihimizin yattığı da kesin. Cem bugün hikâyesiyle yaşamasaydı, hakkında yazılanlar bir yerde kesilirdi. Ömrünce yalın kılıç yürümüş kimseleri ölüm bile öldüremiyor. Pek nefis bir "iz sürme", dost Samet'ten. Kısa ömrünün on üç yılını esarette bırakmış Cem'in hayaleti Bursa'dan Fransa'ya, İtalya'ya, belki Macaristan'a kadar aramızda geziniyor zira. Tıpkı Şeyh Bedreddin, Niyâzî-i Mısrî ve diğer pek çok "mağlup görünen galip" gibi...