Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

Inci Ülkü Tarafından Yapılan Yorumlar

24.04.2002

Okurken keyif alınacak bir kitap olduğu kesin. Fakat kitap bittikten sonra herşeye bir sebep ve açıklama bulmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Acaba?
19.11.2001

Şiddetin karşısına düşünceyi, inancı, hoşgörü ve insan sevgisini koyan Barak’la, kılıcının ve bileğinin gücü ile yaşayan Börü arasındaki ilişkiler romanın önemli bir karşıtlığını oluşturuyor. Ancak tek taraflı bir bilgi akışı yok bu ilişkide; Börü'nün düşünceleri, geleneklere olan bağlılığı, kendi sonlarını görebilmesi ve Barak'ı değerlendirmesi de önemli. Mesela Börü, devletin içinde bulunduğu çözülmeyi belki de Barak’tan bile daha iyi görebiliyor. Savaşçı ve göçebe geleneklerini terkettikçe moğolluklarını da yitiriyorlar Börü'ye göre. Dünya malına, altınlara, ipeklilere, ticarete duyulan ilgi bu savaşçı kavmi giderek güçsüzleştiriyor. Düşmanları ile karşılaştıklarında silahsız bir dervişin, yani Barak’ın izinden gidecek kadar cesur değil belki savaşçı Barak , ne var ki dervişlerin insan sevgisiyle dolu şiddet karşıtı düşüncelerini dünyaya bu Moğol savaşçılarının koruması altında yayma çabaları da doğrusu yaman bir çelişki. Reha Çamuroğlu, bu çelişkiyi bilerek derinleştiriyor romanında.
14.11.2001

Rusların ağır baskısı altında kalan Han’ın koyduğu vergilerle topraklarının büyük bir kısmını yitiren bir ailenin 19 yaşındaki oğlu Kerim Bey, at sırtında gezerken gördüğü Lota hanıma bir görüşte aşık oluyor, genç kız da ona... 1900’de ise baskılardan bunalarak Sürmene’ye gelip yerleşiyorlar. Üç oğulları doğuyor ardarda; Alişan, Alim ve Feyzi... Horasan’dan ayrılmanın çöküntüsüne çok sevdiği atını kaybetmenin üzüntüsü de eklenince, genç yaşta aniden ölüveriyor Kenan Bey. Lota Hanım, üç küçük oğlu ile yalnız kalınca, “ıslak kent” Samsun’a göçüyor. Romanın bundan sonraki çok bölümü Alim Bey’in üç kızı Eşber, Sümeyye ve Piraye ile sonradan görme köylü kızı Şahika’nın hayatı etrafında dönüyor zaten.
Kitap bana nedense çocukluk yıllarımda okuduğum Kemalettin Tuğcu romanlarını hatırlattı!! Kemalettin Tuğcu okumuş olanlar nasıl bir kitapla karşalacaklarını da az çok tahmin etmişlerdir herhalde...
14.11.2001

Kitabı okuyanlar kitabı ya çok beğenecek, ya da hiç beğenmeyecek. Kitabı okuyup da ortada kalan yani "ehh işte" diyen kesimin çok az olacağını düşünüyorum. Çünkü aşkı yaşayanlar Frederic Beigbeder'e kızacak, aşkı noktalanmış olanlar ise ona hak verceklerdir.

Bilmem sizce doğru mu? Aşkın ömrü gerçekten 3 yıl mı arkadaşlar??
14.11.2001

Karcılılar'ın romanında, yazarın anlattıklarını düşünde mi gördüğü yoksa gerçekten mi yaşadığı meselesi yalnızca bir biçim arayışı olarak kalıyor. Çünkü, bu ayrılık öyküsü hemen herkesin yaşayabileceği, gerçek hayatta karşılaşabileceği türden.Gerçek yazar, anlatıcı ve anlatılan kahramanlar arasındaki ilişkiler, bir metnin kendi kendisini sorgulaması olarak anlamlı olsa da, bu denli sık tekrarlandığında cazibesini yitiriyor. Romana bir soluk aldıracak gibi görünen; gerçekle düşün harman edildiği anlatım, artık kendisi soluk alamıyor.Karcılılar, iyi ve güncel bir konu yakalamış fakat iyi anlatamamış diye düşünüyorum.