E-Dergi

Yaşananları kesinlikle savunmamak ve apoloji üretme niyetinde olmamakla birlikte yazarın çok sığ, indirgemeci biçimde durum tahliline yaklaştığını, duygusal eğilimlerinin bu aktarımda ağır bastığını yorumladım. Örn. Hallacı Mansur'un başına geleni herkes bilir ki durumu salt bir fikriyatla ilgili değildir. Zaten Mansurdaki şey fikir de değildir esasen. Onun ki keşfin beyanıdır. O bir düşünür değil zahiddir. Bunlar çok başka şeyler. Öyle ki bir rivayete göre o bu başına gelenleri memnuniyetle karşılar. Bambaşka bir boyuttan bahsediyoruz yani. Ayrıca Mansur'un başına gelenlerin Zenc İsyanı denilen siyasi bir arkaplanın etkisi de var. Zaten bu kovuşturmaların çoğunun siyasi bir arkaplanı var. Bu anlamda İslam tarihini Kilise Engizisyonlarıyla karıştırmamalı. Kendi içinde okumalı, doğru tespitler yapmalı. Yoksa her farklı söylemin yok edildiği, sindirildiği bir ortam düşünürsek bu kadar çoğulcu ve farklılaşan bir İslam Tarihini konuşamazdık

ben filozof değilim diyen bir insanın bilimden çok nedense teoloji alanında gördüğümüz kişidir. kitapta bilimsellikten çok teoloji içeriyor. din felsefesiyle ilgilenen herkes bunları rahatlıkla çürütebilir

dini konuda yeterli bilginiz yoksa okumanızı tavsiye etmem, imanınızı sarsabilir. verdiği çoğu bilgi kılçığı ayıklanmış balık gibi

bilimden çok tenkit üzerine yazılmış gibi duruyor.