Toplam yorum: 3.078.222
Bu ayki yorum: 5.100

E-Dergi

Yasin özcan Tarafından Yapılan Yorumlar

06.02.2011

Hatıratların en büyük özelliği belki de en kötü tarafı yazarının kendini oldukça fazla olarak ön plana çıkarmasıdır.Bir tür ben yaptım ben ettim psikolojisi çok yoğun şekilde göze çarpar.Bu hatıratların klasik bir boyutudur.
Aslında bu kitap da bir hatırattır.Oldukça kısa olmasına rağmen ve kitabın isminde de böyle bir iddia bulunmamasına rağmen bu böyledir.Normalde kitabın serlevhası size başka bir şeyleri çağrıştırırken;mesela harbiye mektebinde ki hürriyet mücadelesini,zannediyorsunuz ki bu konu etrafında yazılmış bir monografidir.Fakat yazar resmen hatıratını yazmıştır.Çocukluğundan ve ailesinden de kitapta bolca bahsetmektedir.
Yazarın talebelik yaptığı dönem oldukça ilginç bir dönemdir.Konulara bizzat şahitlik etmesinden dolayı vereceği bilgiler oldukça önemli olabilirdi.Fakat maatteessüf yazarda bir derinlik olmadığı için olayları oldukça yüzeysel olarak aktarmaktadır.
Hatıratların klasik bir hastalığı olan ben ettim ve ben yaptım edebiyatını da oldukça rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz.Bir talebe olmasına rağmen,yaşından hiç beklenmeyecek düşüncelerde ve eylemlerde bulunmuş olmasını ben bir mübalağa olarak görüyorum.
Yazarın anlaşılamaz bir şekilde Sultan Abdülhamid düşmanlığı var.Belki o dönemleri yaşamadığımız için psikolojik bir tahlil yapmak doğru olmayacaktır.Fakat İttihat ve Terakki’nin zorba yönetimini tatmış olan biri için Abdülhamid dönemini daha ehven görmesi de çok anlamlıdır.Ne demişler;gelen gideni aratır.

25.01.2011

Harold Lamb’ın okumuş olduğum ilk kitabıdır.Daha önce de Moğollar üzerine bir çok kitap okumuştum.Yazar objektiflik konusun da bende iyi bir etki bırakmıştır.Kitabın bazı bölümleri yazım tekniği yönünden oldukça sıkıcıdır.Bunu herhalde tercümeye bağlamak daha uygun olur.
Aslında Cengiz han gibi bir lider için yazılmış kısa bir eserdir diyebiliriz.Eser daha detaylı olabilirdi.Fakat Cengiz han ve Moğolları merak eden insanlar için bir giriş kitabı olabilir.Daha detaylı bir Moğol monografisi için Jean Paul Roux’un “Moğolların tarihi” isimli kitabını tavsiye edebilirim.Ve yine Moğolların içtimai teşkilatı konusun da bilgi edinmek isteyenlere de Vladimitsov’un kitabını tavsiye ederim.Ayrıca Türk Tarih Kurumundan çıkmış olan “Moğolların gizli tarihi” adlı eserde çok hoş bir kitaptır.İlgililere duyurulur efendim..
Moğolları iyi incelemek gerektiğine inanıyorum.Bu adamlar saman alevi gibi de olsa dünyanın gidişatını değiştirmiş adamlardır.
İnsanın kanını donduran eylemleri ile tarihe damgalarını vurmuşlardır.
16.01.2011

Ahmet Refik'in okumuş olduğum ilk kitabıdır.Yazarın methini daha önce bir çok kişiden duymuştum.Türkiye de popüler tarihçiliğin kurucusu olarak anılan yazarın,bu kitabı 1683 ve 1699 seneleri arasında cereyen eden acıklı olayları konu almaktadır.
Yazarda bir ittihatçılık gayreti görülmektedir.Veya en azından bana öyle geldi.Kitap devrin şartlarına göre ve devrin moda söylemine uygun olarak kaleme alınmıştır.Kitapta dikkati çeken bazı noktalar vardır.Mesela II. Viyana kuşatmasına giderken Yeniçerilerin kadın çocuk demeden katl yaptıkları gibi...
Bu tip iddiaların titizlikle incelenmesi gerekir.Bana oldukça tuhaf geldi doğrusu.
14.01.2011

Yine bir Mustafa Armağan klasiği ile karşı karşıyayız.Bu yazarın kaleme almış olduğu yazıları tanımak pek güç değil.Kendine has bir üslubu var yazarımızın.Aslında kitabın adına baktığınızda ve yayın tarihine şöyle bir göz attığınızda “Büyük Ortadoğu projesi” BOP’a göndermede bulunduğunu ve ona nazire olsun diye yazılmış olduğunu düşünüyorsunuz fakat öyle değil.Kitabın adı “Büyük Osmanlı projesi” yani sonuçta buda bir BOP oluyor.
Yazar yine çok kısa olan yazılarla kitabını doldurmuştur.Birbiri ile pek alakası bulunmayan yazıları bir araya getirerek eserini noktalamıştır.
Mustafa Armağan iyi güzel de kendisini de seviyoruz fakat şu Osmanlı taassubu yok mu işte bu iyi değil.Osmanlı’nın hep iyi taraflarını ortaya koyarak yazılarını yazıyor.
Bakıyorsunuz tarihten verdiği tek bir örnekle Osmanlıyı anlatmaya çalışıyor.Tabi buda pek şık olmuyor doğrusu.Galiba birazda komik kaçıyor.
02.01.2011

Acaba TSK’nın içerisindeki bütün personel böyle midir diye düşünüyor insan.Kesinlikle değildir lakin şunu da göz ardı etmemek lazım gelir ki;Silahlı kuvvetlerin subay ve astsubay eğitiminin son derece antiislamic bir durumda olduğunu biliyoruz.Zaten bu kitapta bunun izdüşümünü görebiliyorsunuz.Neden sorusuna sosyolojik olarak bir çok cevap verilebilir.Elbette bunun yeri burası değil ama bu eğitim kurumlarına da el atılmalı ve milletinin milli ve manevi duygularına düşman kadroların yetiştirilmesine bir son verilmelidir.Herhalde T.B.M.M bu işe de el atmalıdır.

İskender PALA,”iki darbe arasında” derken 12 eylül den sonra başlamış olduğu askeri hayatının 28 şubat dönemi ile nasıl noktalandığını bu kitapta anlatmıştır.Yazar çok acılar çekmiştir.İnsan okurken tüyleri diken diken oluyor.
Ayrıca silahlı kuvvetler içindeki iktidar mücadelelerini ve entrikaları da bu kitapta görebiliyorsunuz.
Gerçekten de neler oluyor neler hiç haberimiz bile yok.Ancak böyle okuyarak öğrenebiliyoruz ve hayretler ediyoruz.