E-Dergi

Küçükken, çocukluğumda kısaltılmış metin olarak okuduğum bu eseri tam metin ve birebir özgün dilinden Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları çeviri kalitesiyle okumak ve kendi kişisel kütüphanemde yer almasını istediğim...

Türk Milli Eğitim camiası içerisinde adı adeta bir efsane şeklinde dolaşan "Köy Enstitüleri"ni bizzat bu okullardan yetişmiş bir yazarımızın birinci ağızdan tanıklığında kaleme alınmış güzel bir eser. Yazar aynı zamanda kendi ifadesiyle bu eseri kaleme alarak "Tonguç Bana"ya olan ahde vefasını da ödemiş bulunur. Bence her öğretmenin/eğitimcinin okuması gereken bir eser. Yer yer okurken gözlerim dolmadı da değil...

İlk başlarda biraz sıksa da sonrasında oldukça beni saran bir roman oldu. Kitap bir sokakta meydana gelen yaşlı bir kadının cinayeti gibi polisiye bir olayı konu edinse de sonrasında kültür değişmesinin rahatmış olduğu medeniyet buhranını, doğu-batı çatışmasını işleyerek bambaşka bir mecraya sürüklüyor sizi...

Köy edebiyatının başlangıcı sayılan bu eseri tüm öğretmenlerin/eğitimcilerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Bu romanı okurken benim gibi Ege'nin bir dağ köyünde doğan babamı, babamın bana anlattıkları ve benim gide gele gördüğüm köy manzarasında gözümün önünde canlandı. Hatta ve hatta bizim uzaktan akrabamız Köy Enstitülü Eğitmen amca ve onun hakkında köylünün dedikleri aklıma geldi. Bu kitabı okuduktan sonra yazarın anlattıklarını daha iyi idrak ettim. Ne yazık ki üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen bizim insanımız zihniyetinin pek değişmediğini görmek hala -hacılardan, hocalardan, şeyhlerden medet umması- çok üzücü....

Bu kitabı okurken -eminim benim gibi çocukluğu 90'lı yıllarda sokakta geçmiş nesil- kendinden, kendi hayatında çok şey bulacak. Biz aslında son şanslı kuşaktık diyebilirim ne yazık ki yeni kuşaklar şu dijitalleşmenin alabildiğine hayatımızı istila ettiği çağda kimi değerlerin sahiciliğini idrakten yoksun kalacaklar :((