E-Dergi

19. Yüzyıldan itibaren Doğu’nun Batı tarafından nasıl oryantalize edildiğini ve oto- oryantalistlerin barbar ve despotluklarını ortaya koyan, emek yoğun bir kitap. Doğu'dan Batıdan, kuzeyliden Güneyliye, inançlısından, ateistine, hemen hemen tüm kesimlerden oluşan tarihe not düşmüş felsefeci, filozof, düşünür, toplum-bilimci, tarihçi vs toplumlara mal olmuşlardan aldığı izlenimleri ve araştırmaları derleyip toplayıp çok güzel ortaya koymuş kitap. Kendi has üslup, cesareti ile hakikati net vurgulayan ve Literatüre kazandırdığı yeni yeni deyimler le ÜSTAD AYTEKİN YILMAZ'IN eşsiz, akıcı ve sürükleyici anlatımı ile kaleme aldığı bu yeni eseri bir soluk ta okudum. Dünyanın ve ülkemizin yakın tarihi, sosyal, siyasi ve kültürel alanlarına kafa yoran, Bu konulara hassasiyeti olup takip eden her kesin mutlaka okuma gerekir bence.
Alın teri, yoğun emek ve uğraşı harcayan Aytekin YILMAZ Kalemine, yüreğine sağlık.

Bir yerlere SIĞINABİLENLERİN bir süreliğinede olsa yaşama hakkını elde etiklerinin hikayesini anlatır. SıIĞINAMAYANLAR’IN ya intihara sürüklendiği/süsü verildiği yada açık seçik infaz edildiği kadınların yaşanmış hikayelerini anlatır.
Acı olansa, bu cinayetlerin en yakın arkadaşları yani yoldaşları tarafından yapılmasıdır.
Oysaki barış, özgürlük için çıkılan KAHIR DAĞI nice genç yoldaşın kemiklerinin kemirdiğini yaşanmış gerçek hikayeleri sade, akıcı ve sürükleyici bir dille anlatıyor.

“DAĞBOZUMU “
Yoldaşları tarafından kuyuya atılan bir Yusuf hikayesi …
Aytekin Yılmaz’ın eşsiz ve sürükleyici anlatımı ile gerçek bir yaşamdan alınan müthiş Bir roman, “Dağbozumu”
En ilginç ve çarpıcı bülümü ise;
Batılı Prof. Jimy Chamberlin 1995-97 yılları arasında Öcalan’ın izniyle 2 yıl PKK kamplarını dolaştıktan sonra 10 sayfalık bir rapor yazar Öcalan’a gönderir. Örgüt o raporu yayınlamaz. #dağbozumu romanında yer alan 10 sayfalık bu rapor PKK’nin bütün hikayesinin özeti gibidir.

Diyarbakır, Ergani’li Aytekin Yılmaz‘ın Şubat 2021’de çıkan bu kitabı okumanız, yıllardır okuduğunuz "ÇÖZÜMLEMELER”in şiddeti kadar “YÜZLEŞEREK BARIŞMA”YI öğretecektir; Nasıl mı?
“Barışın iyiliği üzerimizde olsun.”
“Kürtlerin; haklarını, bağımsızlığını özgürlüğünü savunuyorum. Ama bunun için toplantı sonrası DAĞA çıkmıyorum. Eylem yapmaya da gitmiyorum. Evime işime dönüyorum. Ülke olarak bu olgunlukta her şeyi konuşa bilmeliyiz. Hiç kimse düşüncelerinden dolayı mahkûm edilmemelidir. Özgür düşünce ve eleştiri olmadan bir toplumun gelişmesi mümkün değil. Ne yazık ki bu çatışma ortamında tüm bunlar tatil ediliyor. Ve sonrasın da gerçekler karartılıyor. 40 yıl boyunca çok şey karartıldı bu çatışmalı süreçlerde.
Savaş/şiddet karşıtı biri olarak, çatışmaları değil, her zaman BARIŞI konuşmak istiyorum.” diyen üstad Aytekin YILMAZ’a katılmamak mümkün mü?

DAĞLAR BİZİM DEĞİLDİR.
Ernesto Heja Kevir’in “Dağlar bizim değildir” derken şimdi benim de doğrularında kuşku duymadığım bir gerçeği dile getiriyordu. Ok yayadan çıktı bence. Dağları savaş üssü olarak düşünen herkesin bunu düşünmesi gerekir. “Dağlar bizimdir!” diyen soğuk savaş döneminin aklı, başka ülkelerde yavaş yavaş son buluyor. Bizde de son bulmalıdır. Dağlar gerçek sahiplerine bırakılmalıdır. İnsanlar kendi kavgalarına, vahşetlerine hayvanları ortak etmemelidir. Dağlar özgür bırakılmalıdır. Hayvanların yuvaları olan dağlar insanların hak arama yeri olmamalıdır. Savaşta insan neye karşıysa onu yapıyor.