E-Dergi

İyi işlenmiş bir metin konuyla alakalı her okuyucuyu tatmin eder. Fakat iyi işlenmiş “orijinal” bir metin “her” okuyucuyu tatmin eder. O sebepten kitabı tavsiye ederken herhangi bir kriter belirlemeye bile gerek yok. Herkes keyifle okuyacaktır.

Serinin bu son kitabı ilk üçüne göre daha yoğun bir düşünsle konstantrasyon gerektiyor. Çünkü Ricoeur bu kitapta düşünceler arasındaki seyahatinin hızını artırıyor. Augustinus, Hegel, Heidegger ve daha birçok istasyon arasında zihninizin dağılmaması lazım. Zaman ve Anlatı’nın bu son yapıtaşı da böylece yerine konmuş.

Ricoeur’un metinlerinin planları çok hoşuma gidiyor. Bu kadar zekice tasarlanabilirdi. Kitabın son iki kısmında kendisine çok büyük bir saygı duydum. Thomas Mann’ın Büyülü Dağ’ı ve Proust’un Kayıp Zamanın İzinde romanı üzerine yaptığı yorumlar harikulâde. İyi ki yazmış, iyi ki yaşamış.

Zaman ve Anlatı serisinin bu ikinci kitabı konu olarak benim daha çok ilgimi çeken “Tarih ve Anlatı” başlığını taşıyor. Ricoeur “uzlaştırmacı filozof” olarak tanınırdı. Fikrî süreçte yan yana düşünmekte zorlanacağınız birçok isimden referans yaptığını görerek bu unvanı hak ettiğini anlayacaksınız.

Ricoeur’un “Tarih, Hafıza, Unutuş”uyla beraber en mühim kitaplarından birisi. Hermenötik üzerine ufuk açıcı bir eser. Metin kurulumunda zamanörgüsünü özellikle ele alan, dört kitaplık bir yapıtın ilk cildi. Ricoeur kıymetli bir düşünür. Mehmet Rifat Bey’in tercümesi de gayet başarılı. Tavsiye olunur.