E-Dergi

Bu dizide ilk okuduğum kitap ikinci vakıf. gayet iyi bir olay örgüsü zaten ilgi çekecek konuyu okunası hale getirmiş. Yalnız hafif meşrep durumlar yok da değil. Hani filme çekilirse diye yazılmış sanki. gerçi biliyorum film için yazmamış Asimov ama eleştirmeden rahat duramıyorum. Sonuçyta beğendim ve okunmasını öneririm.

Herkese bravo, yine bir çok satan kitap ve yine çok yorum.
Neden sadece ismi duyulan kitaplar okunur? Etrafa "ben de okudum " demek için mi? Elinde kitabı taşıyıp etrafa göstererek kuvayi milliye ruhunun ayakta olduğunu mu göstermek isterler? İnsanlarımız neden bu kadar kolaycı? Laf ola torba dola diye yorum yazılır mı yahu bu arada? Ya da sırf islam dininin hangi tarikatına sempati duyuyorlarsa artık bazı arkadaşlar sadece dindarlara hoş olmayan pasajlar var diye eleştiri yapılır mı ? El insaf okumayanlar bile eleştirebiliyorlar.

İnternet kültürü, kültürsüzlük olmamalı.
Üzerine alınması gerekenlere bunlar. Alınması gerekip de alınmayanlar için zaten geçmiş ola.

Son olarak kitap hakkında benim yorumum:
Özakman direkt olarak gençleri hedef almış. Kitabın her paragrafında belli bu. Tarih sırası, kişiler, savaşlar düzenli ve yeterli şekilde verilmiş. Ama iş romanlaştırmaya gelince maalesef olmamış Fazla çocuksu olmuş. Yine gözyaşı ve duygu seli ile kendine bağlamaya çalışmış yazar okurları ama nafile, kurtaramamış. Ne tarih kitabı olmuş ne de roman. Kendi adıma zevk aldığım bölümler sadece savaş startejilerinin işlendiği bölümler oldu. Ama o da yetersiz kalmış, romanlaştırma çabasına ayağı takılarak. Ortaokullar ve lise başlangıç sınıfları için uygun bir kitap. Bunun fazlası değil. O da kitap gerçek bir olayı anlattığı için. Öyle bir olay ki kim yazsa ilgi çeker zaten. İyi okumalar.

Bazı arkadaşlara hatırlatmak isterim: bu kitabı Hitler hapishanede iken yazdı. Yani Münih baskınından sonra yakalanıp atıldığı yerde. O zaman -1920lerin ortası - Hitler'in küçük bir parti lideri olmaktan başka bir ünvanı ve gücü de yoktu. Yani bizim onu unutmamamızı sağlayacak o muhteşem, o farklı icraatlarına başlamamıştı. Belki sadece adam topluyor, arada bir iki komünist ve yahudi cezalandırılıyordu taraftarlarınca o kadar. Asıl icraatleri 1933 de iktidara geldikten sonra (kitabı yazdıktan 9 yıl sonra) başlamıştı.
Hitler; incelenmesi, bilinmesi gereken karizmatik bir lider olduğundan varolan tek kitabı da doğal olarak okunmalı. O ki tüm dünya tarihini değiştrebilmiş nadir kişiliklerden biridir.
Kitaba gelince önceden de okuduğum kitabı özellikle duygularını anlamak için okudum. Düşünceleri az çok belli. Özel hayat ve toplum için detaylı düşüncelri de çok ilginç ve bunları kesin bir yargı ile sunmuş. Yani söylediğine sonuna kadar inanan biri. Bir sorun var kitapta ama: konular durmadan anlamsızca başka yerlere atlıyor, sonra tekrar aynı konuya dönülüyor vb. Bu da sanırım hapishanede ara sıra yazan Hitler'e yardımcı olacak biri olmadığından olmuş.
Sonuç olarak okunmalı.

Geçen gün kitapçıda gezerken gördüm ve gene aldım Galileo'nun Buyruğu kitabını. Yıllar önce alıp okumuştum ama etkisi hala üzerimdeydi ve o kitabı hatırlamdığım birisine vermiştim okusun diye. Geri gelmedi. Bazı kitaplar vardır hani kitaplıkta mutlaka bulunması gereken: Nutuk, Suç ve Ceza, Kuran, Tek Adam, Devlet, Prens vb. Modası geçmeyen. İşte bu kitapta diğerlerinden farklıda olsa konusu, ötyle bir kitap. Bilim konusuna ilgi duyan, duymak isteyen herkesin okuması gereken profesyonel bir derleme. Saçma gibi gelen konularda yıllarca nasıl kafa patlatılmış olduğunu görüyor ve hayranlık duyuyorsunuz bu çabalara.

Bu kadar kendini bilmez şekilde roman yazmak (edebi değerini hiç sorgulamıyorum) mümkün tabii. Ama konu Türkiye'nin işgali ve amaç çok satmak olduğunda olay çirkinleşiyor. Sadece duygu sömürüsü başka bir şey değil. Dışardan yazdırıldığı gibi komplovari düşüncelere de katılmıyorum. Desteklenmiş olabilir ama yazdırılmış olamaz. Yazdırılsaydı eminim bu kadar kötü olmazdı. Ana tema ilgi çekici ve sadece bir gazete haberi gibi yazılsaydı bile bundan daha iyi olurdu. Ama hayır mutlaka insanlar etkilenmeli ve tartışma programlarına çıkılmalı vb.
Evet Türkiye dış dinamiklerin etkisiyle garip bir bölünme yaşıyor:
1.Avrupa Birliği taraftarları
2.Avrupa Birliği karşıtları
Öylesine ilginç ki durum ideolojileri tabandan zıt insanlar beraber gösteri yapabiliyor. Sanki durum optimize edilemezmiş gibi. Kitap ta Avrupa ve ABD karşıtları milliyetçiliği körüklemek istemiş. Türkiye'nin daha doğrusu halkımızın sorunu ne biliyor musunuz: duygularına gem vuramama, başka hiçbir şey değil. Mantıklı hareket bir yere kadar sonrası duygu. Sonuç ne olur diye düşünen yok. Son olarak : Yakın zamnada bir metal fırtına beklemiyorum ben :)