E-Dergi

Yoksulluğun evrenselliğini gösteren bir anlatısı var. Karakterlerin başlarına gelenleri büyük bir metanetle karşılamaları bir açıdan takdir edilesi olsa da bazı olayları öylece kabulleri ve durumu hiç sorgulamamaları beni çok rahatsız etti. En güzel yani bu neden böyle derken hakkında çokça şeyler okuyup Çin'in tarihini öğrenmek için adım atmama sebep olmasıydı. Yu Hua 'nın Yaşamak kitabı, akıcı olmasına rağmen derinliksiz, sürükleyici olmasına karşı da karakterlerin kayıtsız olduğunu düşündüren bir kitap oldu benim için. O sebeple de bunu mutlaka okumalısın diyen sosyal medya mecralarına karşı listem de konduramadığım bir yer edindi. Yine de son söyleyeceğim kitap hakkında merakınız varsa yine de kendinizin okuması gerektiğidir.

O kadar öğretici bir içerik taşımasına rağmen ilginç bir şekilde oldukça akıcı okunuyor. Çünkü çok da yabancısı olmadığımız bir şeyi: çeşitli çalışmalardan sonuçlar paylaşarak bir çok yönden insanı ve onun gelişimini anlatıyor. Eğer benim gibi duygularla arası iyi olmayan biriyseniz, tarif edemediğiniz problemlerin bölüm bölüm işlendiğini göreceksiniz. Neyse ki uyumsuzluklar ve gelişim için yollardan da bahsetmişler. Kolay okunan, çoklu zeka örnekleri hakkında öğretici bir kitap.

Oldukça kişisel yorumum : bir meslek hastalığının bahsedilen karakterin tüm yaşamını ele alması...bazen sayın gözlemci gözlemlerini anlatırken o kadar maharetliydi ki : ''ya bak bunların gerçekliği var '' dedim. saçmalarken de bak ustaca bir komedi bu dedim ve güldüm. Gözlemcinin anlamlandırma yeteneğinin herkesi maniple etmesi şaşırtıcı ancak kendini dahi maniple etmesi üzücü. Bu uçlarda trajikomik bir kitap. İlginçti ,beğendim .

V.Wolf' un bilinç akışı yönteminle yazdığı bu kitapta, anlatı hızlıca hareket ediyor. Sahne ilkin bir nehir kenarıyken bir bakıyorsunuz, bir kütüphaneye varmışsınız ve türlü sorularla baş başasınız. Ancak bu sahne ve geçen günkü çay partisinde düşünülenler ne kadar bağlantılı...ayrıca ''tarih boyunca tüm maceralarında yanında olan kadınlara, erkeklerin en baskın duygusu neden öfke?'' Ve bir savaş dönüşünü hayal ederken geride bıraktıkları kadınlarını ''nilüfer, hazeran ve tutku çiçeği'' olarak anan erkekler kim? Ve yine eşleri savaştan dönen kadınlar... ''şimdi yüreğim daha mutlu çünkü sevgilim yanımda'' derken bu iki cinsiyet gerçekten hangi zamanı yaşıyorlar...Ya bu Mary Beton kim ve peşinden nasıl böyle sürüklendim?

Kitabın anlatısına giriş pek kolay değil ancak bunu başardığınızda keyifli, sürükleyici ve biraz da kısa bir yolculuk yaparak yukarda bahsettiğimden daha çarpıcı sorulara zihninizde yer açıcaksınız.