E-Dergi

İlk kez, masumca, bu ülkenin gerçeklerinden habersiz olarak bir kitap dizisinin devamının gelmemesini isterdim... Ancak özellikle şu günlerdeki gelişmeler de göz önüne alındığında "Neden Öldürüldüler?" diye sorulacak-ne yazık ki- çok kişi olacaktır. Orhan Tüleylioğlu'nun yayına hazırladığı "Neden Öldürüldüler?" dizisinin 4. kitabında: Onat Kutlar, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu çeşitli yönleriyle anlatılmışlar. 90'lı yıllarda ve 2000'lerin başında "örgütlü" teröre kurban verdiğimiz düşün insanlarımız...Neden öldüklerini belki ortak noktalarını bularak ele almalıyız: Hepsi, ulusun bütünlüğünün kendilerinden daha değerli oluğunu bilen, yurtsever insanlar... Acı olan bir ortak noktaları daha var ki: o da gerçek faillerinin hiç bir zaman bulunamamış olmasıdır. Unutmamak, unutturmamak için okuyalım...

Önemli yazar Jose Saramago'nun seksenli yaşlarında yazdığı ve çocukluk- yeniyetmelik dönemlerini anlattığı bu kitabında: yoksulluk içinde geçen çocukluğunda, genellikle anneannesi ve dedesinin yanında yaz aylarında başından geçen o güzelim anıları anlatmaktadır. Çevresine duyarlılığını henüz küçük bir çocukken kazanmış olan yazarın, "Jose Saramago" olmaya doğru giden yaşam yolunun başlangıç adımları olmasından dolayı okunması gerektiğini düşündüğüm; güzel, kısa bir anılar bütünü. Herkese öneririm.

Büyük bir yıkımın ve vahşetin tanıklığını yapan usta bir yazar Remarque. Döneminin önemli savaş karşıtlarından birisi olan yazar, nasyonal sosyalistlerin güç kazandığı yıllardan başlayarak iktidara geldikleri yıl olan 1931 den sonra ülkesinden kaçmak zorunda bırakılmıştır. Böyle bir altyapının üzerinde yükselen "Yaşamak Zamanı Ölmek Zamanı" da 2. Dünya Savaşına bir askerin gözünden bakarak anlatan efsaneleşmiş bir kitap. Kitap, savaşın vahşiliğini, acımasızlığını, anlamsızlığını yaşayanların gözünden yetkin bir şekilde anlatmış ancak kitap asıl olarak diyor ki: "Yaşadığınız zamanın kıymetini bilin." Önemli bir eser, kolay okunabilir bir dili var, herkese öneririm.

Yaşamın anlamını ve az da olsa mutluluğunu düşlerde bulabileceğini düşünen; bütün "dünya"nın kendi benliğinde de var olduğunu bilen ve bu yolla bütün dünyayı gezmeye çalışan bir yaşam gezgini. Az da olsa sorgulayan her insanın kendinden bir şeyler bulacağı ama bana kalırsa önemli olanın kendinden bir şey bulmak değilde, bu yaşamı anlamlandırma çabasının bir parçası olmaya çalışmak olmalı. Daha net bir anlatımla kitabın bir "parçası" olmak önemli. Bu kitabı okuyup bitirmek de başlı başına bir serüven, bazı pasajları günlerce anlamlandırmaya çalışmak müthiş bir zevkti. Ama yazarın düşünceleri kuşkusuz çok daha farklı olabilir, tıpkı benim şu an düşüncelerimle yazdıklarım arasında oluşan fark gibi.( Kitabı okuyanlar ne dediğimi daha net anlayacaklardır.) Epey oylumlu bir kitap, çeviri oldukça başarılı. Günümüzün şu sığ yazınsal ortamında, böyle bir kitap okuyabildiğim için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Okunmalı diyebileceğim bir liste yapsam ilk 5'e girer, nitelikli okura şiddetle önerilir.

70'lerin başında estirilen baskı ve zulmün kısa bir öyküsü diyebiliriz. Her dönem demokrasiden uzak olan ülkemin, demokratik yönetimden giderek uzaklaştırıldığı yıllara kısa bir tanıklık da diyebiliriz. En acı olanı, şu anda kendisini liberal olarak tanıtan bazı gazetecilerin(!) nasıl darbe şakşakcılığı yaptığının bir belgesi desek de yanlış olmaz sanırım.
Sayın İlhan Selçuk'un, polis yerine askerler tarafından ifadeye alınıp, istedikleri ifadeyi alabilmek için yaptıkları işkencenin boyutlarını anlattığı önemli bir kitap. Herkese önerilir.