Leyla Yıldırım'ın iki ciltten oluşan "Komutanların Yazgısı I ve II " isimli ve "masalsı roman" olarak tarif edilen kitaplarını doktor tavsiyesi üzerine alıp okudum..
kitap okurken okuduğum satırlardan önemli bulduklarımı, hoşuma gidenleri ya da anlatımlardaki "bu nasıl bir tasvir, nasıl güzel bir anlatımdır yahu" dediğim yerlerin altını illa ki çizerim ve her kitap için de mutlaka farklı bir kalem alır kullanırım... Leyla Yıldırım'ın bu iki seriden oluşan kitabının kapakları sarı- turuncu olduğu için kendime hardal sarısı simli bir kalem aldım ve kalemimi yer yer kitabın satırlarıyla buluşturdum.
İşte bu kitapta kalemimle buluşan satırlardan bazıları:
- ‘insanın sevdiklerinin ölümüne şahit olmasından daha acısı var mı’ diye düşünürken, ‘kollarının arasında ölmeleri…” diye söylendi.
- “…çekilip giden canı tutamayışına…”
- Yarın için yarınından vazgeçen gençlerin yaşadığı toprağa canını kurban edişleriydi. İşte savaş böyle bir şeydi.
- Sevdalar ait kılarken kalpleri birbirlerine kimi zaman kaçma isteği doğurabilirdi. Doğru yer ve zamanda değilse hele karışan akıl, türlü oyunlar oynayabilirdi. Yakaladıklarını kavramadığın dahası bildiklerini anlamadığın vakit yaşama şansı tanınmayanların bedelinde duran doğmadan ölüp giden yarınlar olurdu…
- Kendine tutunmaktan vazgeçme…
- Uzaklar girdi mi araya sancılı zamanlar dayatırdı. Haykırarak beni yaşa diyen sese kulak tıkamak isteseniz de ne yazık müsaade etmezdi. Vakit geçmeyi unutur, sıkıntı tüm benliğinizi ele geçirirdi.
- Bazen iyi niyetle atılan adımların sonucu büyük kötülük olurdu da, öngörü yoksunları ne yazık anlayamazdı.
- Onlar… bir hiç uğruna öldüler… Ülkeleri için savaştılar ve onun uğruna öldüler. Bu ölümlerini hiçten mukaddese taşır.
- Savaş, izlemektir sevdiğin insanların ölümlerini, bedeninden yitirmektir uzuvlarını, şanstır eve dönebilenlere, karanlıktır geride kalanlara ama asla boş siperler değildir.
- “Her şey olacağına varır”… “yazgıdan öte yol mu var?”
- Eğer seviyorsa gittiği yerden mutlaka dönecektir…
- “Kaçınılmaz ise ayrılık” “elveda diyebilmek gerek”
- Ölüm bile bazen gelmek konusunda tembel davranabiliyor…
- Geçmiş durması gereken tozlu sayfalarından çıktığında insan kendi karşısında çıplak olmanın manasını kavrıyor, utançla hüzün, mutlulukla öfke zapt eyledikleri köşe başlarında durup sırıtıyordu. Mutluluğun yaktığı ağıda inat diğerlerinin kahkahaları utandırırken hüzünlendiriyor, hüzünlendirirken öfkelendiriyordu.
- Aşk öylesine güçlü bir duygu ki nasıl olduğunu anlamadan onarıveriyor insanı. Sarıp sarmalıyor, yeniden doğuruyor. Kendini tanıyamaz oluyorsun da hayat ondan ibaret kılınıyor.
- Sakın!... gidecek birinin yanına katayım deme kalbini!
Toprak uğruna, gelecek yarınlar uğruna; yarınlarını terk etmek olan, dehşetine rağmen vakurluktan, dirençten ödün verilmeyen, “istek” değil “gereklilik” olduğunun bilinciyle vazifeye odaklanan cesur yüreklerin mücadelesinin verildiği bir harbin hikayesi…
arka planında savaşın bile engel olamayacağı “aşk” mefhumunun insan yüreğindeki saflığı ve heyecanını anlatan anlatırken yaşatan bir kitap…