E-Dergi

Bazı kitaplar için yazılacak, söylenecek o kadar çok şey vardır ki; ama bir türlü söyleyeceklerinizi ya da yazacaklarınızı ifade edemezsiniz. Veya söylediğinizde ya da yazdığınızda eksik kaldığını düşünürsünüz. İşte burada başka şeyler girer devreye. Bunlar; göz pınarlarımızdan akan damlalar, yüreğimizin kuvvetlice çarpması kısacası büyük bir duygu selidir. Bu kitabı okurken büyük bir duygu seline kapılıyorsunuz. İşte diyorsun, böyle olmalı. Biz böyle olmalıyız. Türk'ün gücü böyle olmalı. Ama okuyunca görüyoruz ki, anlıyoruz ki bizim gücümüzü yine içerden bazıları engelliyor. Bir şekilde engelleniyoruz... Her ne olursa olsun Kahraman Türk Evladı, bu cennet topraklar için kanlarıyla bu toprakları sulayacaktır. "Unutulanlar dışında yeni bir şey yok" olsa da... Bizler adlarımız ile güneşi yükselteceğiz.

Bu eser için çok eğlendirici, çok komik olduğunu ya da gülmekten zor okuduğunu bildiren arkadaşlar var. Ben bu kadar abartılacak derecede bir eser olduğunu düşünmüyorum. Sadece bir-iki bölümde gülürdü beni. Yazarın yaptığı, günlük hayatta karşılaşılan problemleri, hep "geliyo, gidiyo...vb." kelimelerle -güya halkın yani bizlerin üslubuyla- aktarmış. Bana hitap etmedi pek...

Bize her yönden ışık tutan bir eser. Okuyun ve aydınlanın. Yokluklar ülkesinde "yok"u "yok eden" bir avuç insanın öyküsü... Şu düsturu unutmamak gerekir: Bir ülkeyi yoktan var etmek için el birliği ile herkesin -öğretmenin, doktorun, askerin, din adamının...- çalışması gerekir. Her ne olursa olsun birlik ve beraberlik şart. Kim ne olursa olsun birbirimizi sevmeliyiz. Sevmeyenleri de ayıklamalıyız...

Bu yazardan okuduğum ilk romandır bu eser. Uzun süredir kitaplığımda duruyordu onun kitapları. Bu romanı okuduktan sonra diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Bu romanda "aşk" var adında da olduğu gibi. Sadece aşk mı? İtalya'yı ve İrlanda'yı tanıyoruz bu eserinde. Binchy'nin sıcak bir dili var. Yavaş yavaş insanı sarıyor bu dil. Okuyun, eminim sizi de saracaktır...

Bir devletin ayakta kalabilmesi için tam bağımsız olması şarttır. Muammer Aksoy, bu incelenmesinde bunun üzerinde duruyor. İncelemesini yazarken birçok kişinin sözlerine başvurmuştur. Tabiî ki özellikle de Büyük Atatürk'ün. Aksoy, incelemesinde tam bağımsız olmak için özellikle ekonomik yönden bağımsız olmamız gerektiğini sıkça vurgulamıştır. Burada biraz birbirine yakın, bazen de aynı sözleri bizlere aktardığı için okurken sıkılıyoruz. Ama bu kadar önemli bir konunun üzerinde sıkça durulması gerektiği kanısındayım. İncelemede manda fikrine 1920'li yıllarda kimlerin karşı çıktığını, kimlerin desteklediğini, onların sözlerini incelemesine aktararak bize göstermiştir. Kısacası eserde tam bağımsız olabilmek için ekonomik bağımsızlıktan ve birinin vesayeti altına girmenin tam bağımsızlıkla çeliştiğinden bahsetmiştir Aksoy... İşin ilginç yanı Büyük Atatürk zamanında da Amerikan vesayetine girme konusu ya da onlardan ekonomik yönden yardım alma konusu tartışılmış, Atatürk ve arkadaşları bu fikre şiddetle karşı çıkmıştır. Ama ne yazık ki, Amerika'dan ya da onun maşası olan kurumlardan yardım almak için bizim yöneticilerimiz veya çoğu aydınımız (!) binbir takla atmaktadır. Büyük kurtarıcının şiddetle karşı çıktığı bu konuya ondan sonra gelenler sıkı sıkı sarılmışlardır. Yazık olan da bu durum... Acaba biz ülke olarak tam bağımsız mıyız? Bana göre "hayır"... Siz de okuyun ve kararınızı verin....