E-Dergi

Maksim Gorki'nin güzel bir eseridir "Ana". Bir işçi olan Pavel'in anası Pelegiya'nın öyküsüdür "Ana". Pelegiya'yı anlatırken Rus devriminin nasıl gerçekleştirildiğini çarpıcı bir dille anlatır bu eser. Akıcı ve güzel bir çeviri ile çevrilmiş bu eser... Bir de sanki bu eserde Pelegiya'dan daha çok Rus devrimi anlatılmış gibime geldi. Onun için bu eserin adının "Ana" olması bana çok da uygun gelmedi...

Uzun süredir bu kadar sıkıcı bir kitap okumamıştım. Yazar, okuyucuyu okurken çok sıkıyor. Nietzsche'yi çok sevmem; ama onun kitaplarını veya onunonunla ilgili yazılanları okumaya çalışırım. Bu kitapta sıkıcılığının yanında pek fala onunla ilgili bir şey de bulamadım. Kesinlikle bu düşünürü merak edenler, "Nietzsche Ağladığında"yı gönül rahatlığıyla okuyabilirler.

İyi kurgulanmış bir eser. Sayılarla ilgilenen arkadaşların çok beğeneceğine eminim. Verdiği bilgiler yönünden de dikkate değer. Başta her olay bölük pörçük görünse de yazar her olayı birbirine bağlayarak çarpıcılığı yakalıyor. Sinemaya bu kurgu aktarılsa Nava'yı ve Caine'yi kim, nasıl oynardı açıkçası çok merak ederdim...

Rauf Denktaş, Kıbrıs meselesini anlatıyor bu kitabında. Kıbrıs'ta neler yaşandığını gözler önüne seriyor. Referendumda neden "hayır" dediğini açıklıyor. Referendumda neler yaşandığını anlatıyor. Kısacası Kıbrıs konusunda bilgisi olmayan bir kişinin okuyup, kafasında Kıbrıs sorunuyla ilgili bir fikir edinebileceği bir kitap diyebilirim. Tabiki belki de bu kitabı en çok Kıbrıs gençlerinin okuması gerekir. Okumalıyız...

Chattam, polisiye-gerilim türünde en iyi yazarlardan birisi kesinlikle. Bazı arkadaşlar da en iyisi diyebilir. "Kara Büyü" de yine akıl almaz cinayetler var. Bunun yanında bu roman da bir de örümcekler var. Chattam okurken hem zevk alıyorsunuz, hem de bir şeyler öğreniyorsunuz. Üçlemenin son kitabı ve şanına yakışır bir şekilde bitiyor. Bizi yine Chattam şaşırtıyor. Mutlaka okuyun...