Toplam yorum: 3.086.114
Bu ayki yorum: 5.801

E-Dergi

medetres Tarafından Yapılan Yorumlar

13.07.2011

"Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım. Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak, ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz, elbet yüreğim sızlar. (...) Bak Milena, "En çok seni seviyorum" diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki, "Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla" dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki."

Kafka, sevgilisi Milena'ya yazdığı bu mektuplarda, yüreğinin tüm gücüyle tepeden tırnağa sevmenin soyluluğunu koyuyor ortaya. Edebi değerinden hiçbir şey yitirmeden Adalet Cimcoz'un güzelim Türkçesiyle dilimize kazandırılan bu kitap, 1962 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülünü almıştır.

13.07.2011

"Ben gördüm kurs, aldım çok sıkı terbiye,hemde disiplin amirlerimden, görseydin kurs, alsaydın amirlerinden çok sıkı disiplin konuşmazdın büyle cayıl cayıl"

Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için çabaladıkça daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür BekçiMurtaza'nın öyküsü. kitap tanıtımında böyle der lakin benim aklımda yukarıdaki replik kaldı

13.07.2011


“Drina Köprüsü” bir romandan ziyade bir tarih kitabı gibi olayları sosyal yönleriyle de içeren bir kitap olarak göze çarpıyor.Drina köprüsünü 3 kısma ayırırsak, 1 nci kısım köprünün yapılışı, 2 nci kısım köprünün yapımından müslüman idarenin yani Osmanlı hakimiyetinin son bulmasına kadar olan bölüm, son kısmı ise Osmanlı idaresinin son bulması ve Avusturya-Macaristan imparatorluğu idaresi ve bu idareye karşı ayaklanmalar ve yerli halkın sıkıntıları, bu arada yaşanan değişim ve milliyetçilik akımları olarak özetleyebiliriz.


13.07.2011

Çok güzel bir kız olan Cemile; soylu, zengin bir aileye gelin olarak gider.
Evlendikleri yıllarda II. Dünya Savaşı başlar ve her erkek gibi bu güzel
kızın kocası da savaşa gider. Kocası savaştan çok uzun bir süre gelmediği
için Cemile de arkasından, savaştan sakat olarak gelmiş Danyar adlı bir
delikanlı ile savaş alanına gönüllü olarak erzak götürmeyi kabul eder.
Cemile'nin kocası ailesine haber göndermek için mektup yazar. Yazar
yazmasına ama mektupların sadece sonunda "karım Cemile'ye selam
ederim" der. O günlerde hep Cemile'nin yanında olan Danyar, Cemile'nin
günden güne ilgisini çeker. Göremediği, duyamadığı hatta yaşayıp
yaşamadığını bile bilmediği kocasından çok daha fazla ilgi ve sıcaklık
gösterir. Cemile ile Danyar arasında bir aşk başlar. Haftalar geçer,
aylar geçer. Yazar yengesi Cemile ile Danyar'ın yakınlaştıklarını farkındadır.
Bir gün Cemile ve Danyar'ın köyden kaçtıklarını görür. Arkalarından bağırır
ama sesini duyuramaz. Yazar o zaman anlar ki yengesine duyduğu sevgi
aslında büyük bir aşktır. Cemile'nin eşi köye geri döner. Olaylara çok sinirlenir.
Fazla üzülmez; yeniden evlenebileceğini düşünür. Yazar, okumak için köyden
ayrılır. Çok güzel resim yapabilmektedir. Kendisini geliştirir ve ünlü bir ressam
olur.

13.07.2011

Reşat Nuri Güntekin'in en ustalıklı romanlarından biridir. Aşk, tutku, sadakat, vefa kavramları çevresinde dönen, çok iyi kurgulanmış, güçlü ve zengin roman kişilikleriyle çarpıcı bir kitap. İstanbul'da, başka bir erkekle birlikte geçirdiği trafik kazasından sonra, genç kadın, kocasıyla birlikte yine taşraya doğru yola çıkar.Züleyha’nın çocukluğu İstanbul’da geçmişti. Annesi ölmüştü. Babası Ali Osman Bey askerdi.Taşrada geçen yıllar kocası ile arasında fiilen biten ama resmen bitmemiş nikah kocasının belediye işlerinden sıkılan bir kadın tekrar istanbula dönüş , klasik bir eser bence kendini okutacak bir yapıt