E-Dergi

Osmanlı bir teşrifat devleti idi en zayıf günlerinde bile bu özelliğini yitirmedi ,Tarih meraklılarına şunu söylüyeyim ki Osmanlı tarihini yalnız basma eserlerden okurlarsa noksan kısmen de hatalı bilgi edinmiş olurlar altı buçuk asırlık devamlı bir tarih olan Osmanlı devletinin siyasi,mali ,iktisadi,askeri,ilmi,içtimai vesaire gibi vaziyeti,gerçek kaynaklara dayanılarak tetkik edildiğinde bu Devletin bütün azametiyle çehresi meydana çıkacaktır ,

dü ibrâhîm âmed be-deyr-i cihân
yekî büt-şiken şud yekî büt-nişân

"dunyaya iki ibrahim geldi
biri putlari yikti digeri putlari dikti"

Figani 'nin farsça divanında yerdiği iktidar basamaklarını hızlı bir şekilde tırmanıp duracağı yeri kestiremediğinden kellesinden olmuş Osmanlı'nın ilk hem vezir-i azam ,serdar-ı ekremi kendisini öven yücelten şairleri koruyup gözeten Figani gibi yerenleride öldürten kimine göre büyük kimine göre kişiliksiz bir karekter,Bağdat Seferi sırasında İbrahim Paşa, İskender Çelebi ile çekişmeye girmiştir. İskender Çelebi’nin kendisinden daha fazla kölesinin olması ve bunu da Çelebi’nin kendisine rakip olabilir şeklinde algılamasından dolayı haksız yere İskender Çelebi’yi öldürtmüştür. Bu konuda Hester Donaldson Jenkins’in ”bu kitapta" çalışmasında, incelenen diğer kaynaklarda rastlanmayan bir bilgi vardır. Buna göre İskender Çelebi, darağacına götürülürken yalnız kendisinin değil, İbrahim Paşa’nın da Iraklılarla işbirliği yaptığını, aynı derecede onun da suçlu olduğunu ve padişaha para karşılığı tuzak kurmaya çalıştığını itiraf eden bir ifade yazarak imzalamıştır.
ne kadar kaynak kitap olur bilemem ama ,okudum bildiklerimin dışında dediğim gibi tek farklı ayrıntı buydu .

Albertus Bobovius (santuri ali ufki bey) de yabancı bir içoğlandı ve oda topkapı saray hayatını yazmıştı bu da onun gibi bir eser olabilir fakat nacizane Osmanlı tarihiyle ilgilenen biri olarak öyle bir defterdar duymadım ayrıca Osmanlı bir çok yerde devşirme kullanmış isede defterdarlıkta ve şeyhülislamlık makan-mında Türk ırkı dışında memur görevlendirmemiştir ,o yüzden okumadım fikir sahibi değilim ama bu bile bana pek okunası bir eser olarak gelmedi.

TARİHTEN...
SEZAR, İMPARATOR AUGUSTUS, FATİH SULTAN MEHMED, YAVUZ SULTAN SELİM, V. ŞARL, KANUNİ VE HÜRREM, MİMAR SİNAN, EVLİYA ÇELEBİ, BEETHOVEN, KÖSEM SULTAN, III. SELİM, ÇARİÇE II. KATERİNA, KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA, TOLSTOY, PUŞKİN, II. ABDÜLHAMİD...

GÜNÜMÜZDEN...
LATİFE HANIM, KAZIM KARABEKİR, OSMAN ERTUĞRUL EFENDİ, NESLİŞAH SULTAN, MEHMED AKİF ERSOY, BÜLENT ECEVİT, CEMİL MERİÇ, HALİL İNALCIK, İSMAİL CEM, RECEP YAZICIOĞLU, YAHYA KEMAL, ATTİLÂ İLHAN, HÜSEYİN HATEMİ, YILMAZ ÖZTUNA, REŞAD EKREM KOÇU, IRENE MELIKOFF, OKTAY ASLANAPA, ÖZDEMİR İNCE, SUREYYA FARUKİ...


her biri farklı alanlardan farklı kişilikler herbirinin ortak yönü bu kitapta buluşmaları ilber hoca kendi akıcı üslubuyla aktarmış hoş ta olmuş diğer ortaylı kitaplarından farklı bir çalışma ve serinin 2. kitabı içinde çalıştığını biliyorum ,kişilerin bilinene ve bilinmeyen yönleri derli toplu bir çalışmanın içinde olmuş bence güzel de olmuş

harem bir fuhuş yeri değil okuldur der inalcık ne kadar doğru bir ifade ,padişah ile cariye arasındaki zoraki ilişki gerçek bir aşk doğmasına bir engeldi belki fakat bazen gerçek bir aşk doğabiliyordu Hürrem ile Kanûni arasında olduğu gibi..Hürrem kocasına mektuplarında "canımın pâresi sultanım" ,"sevgili şahım" " benim cân-ı azizim " diye hitap eder işte bu onun aldığı edebi eğitimin sonucu olsa gerek.Tarih yazan bir tarihçiden öte yazacağı mevzuunun vesikalarını da bizzat bulan ve bu vesikaları ûstadane bezeyebilen bir müverih olan Ahmed Refik tarihi bize apayrı bir biçimde sevdirmişti,M.Çağatay Uluçay ,Ahemed Refikten sonra bu sahada en verimli eser veren simadır.Hürrem sultan'dan Süleyman han'a İbrahim paşa'dan eşi Hatice sultan'a ,I.Abdülhamid han dan Ruhşah hatun'a yazılan edebi değeri çok yüksek mektupları okuyunca inanın onların da insani duyguları yaşamış hissetmiş ve kağıda dökülen mısralardaki ifade gücüne hayran kalacaksınız.
okuyun derim pişman olmazsınız