Toplam yorum: 3.085.417
Bu ayki yorum: 5.102

E-Dergi

medetres Tarafından Yapılan Yorumlar

13.07.2011

Türkiyede Kutsal kitabımızdan sonra en çok okunan eser safahat denilir sonrada herhalde necip fazıl'ın çile eseri gelir gençlik zamanlarımızda katıldığımız sohbet etkinlik konfrerans vb yerlerde Üstad tan alıntılar yapmak revaçtaydı iyide oluyordu davanın yerde kalmayacağı,hükümetin asık suratlı temsilcisinin müdür bey olduğunu,son sığınağın seccademiz olduğunu kısaca yaşamın sırlarını anlatan bir eser çile okunmalı diyorum
12.07.2011

bence şu aralar revaçta bir tarih merakı var hazır diziside varken pastadan bizde pay alalım hasebiyle alelacele yazılmış bir kitaptır okumayan pek bişey kaybetmeyecektir.
12.07.2011

Akgündüz hukukçu kimliğiyle müsemma güzel bir baş ucu kitap yazmış sanırım piyasada artık baskısıda yoktur kalın hacimli bir kitap islâm hukukuna göre cariyelik müessesesini tafsilatıyla anlatmıştır bu okuyucuya biraz sıkıcı gelebilecektir ama konunun anlaşılması açısından kafasında hiç soru işareti bırakmayacaktır.Haremi ve harem hayatını anlatan çok kitap var piyasada ama bu ilk çakıl taşlarından birisidir önemli bir eserdir,hoca sonraları bu kitabının hacmini küçülterek timaş yayıneviyidi sanırım Osmanlıda harem adıyla tekrar çıkartmıştı buda dipnot olsun
12.07.2011

Hürrem sultan Haseki değildi de o yüzden, Hürrem Kânuni'nin nikahlı karısı olduğu için kitapta yer almamıştır
12.07.2011

Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'u fethettikten sonra ilk işi, harap olan bu kutlu kenti imar etmek olur. Kurduğu vakıflar sayesinde şehrin hem mimarisi hem de çevre düzeni büyük bir dönüşümün içine girer. Herkes İstanbul'u temiz bir payitaht haline getirmek için seferber olur.O zamanlar Dersaadet yani mutluluk kapısı denir İstanbul'a. Fermanlarda, temizliğe dikkat edilmesine, yolda, sokakta, meydanda halkı rahatsız edecek çöplerin kaldırılmasına yönelik emirler verilir. Fatih Sultan Mehmed'in hassasiyeti, kendisinden sonra gelen hükümdarlara örnek olur, onlar da şehrin imarına ve temizliğine azami gayret gösterir. Osmanlı'nın temizlik anlayışı tüm dünyaya örnek olur, dillerde dolaşır.
Çöp çıkaranlara eskiden 'Arayıcı Esnafı' da denirmiş. Bakın, arayıcı esnafının nasıl bir hikâyesi var: Arayıcı esnafı, kadıdan şehrin süprüntülerini ve konaklardan atık çöpleri toplamak üzere yıllık ihale alır, çöp topladığı mahallenin gelir düzeyine göre kadıya ücret öder. Çöpleri topladığı için devletten ücret almadığı gibi devlete her yıl para verir. Günümüzde durum tam tersi: Belediyeler temizlik işçilerine çalıştığı alana göre ücret ödüyor.
Çöp arabaları ilk kez 1854'te yapılır

1854'te kurulan Şehremaneti (Belediye), şehrin çöp ve temizlik işleriyle yakından ilgilenmeye başlar. Çöp ve çöpçü kavramları Şehremaneti'nin kurulmasıyla birlikte telaffuz edilir. Şehremaneti, 1868 yılında ilk kez çöp arabaları yaptırır. Bu dönemde İstanbul'un caddelerinde ve sokak aralarında dolaşan 'arazöz' denilen tahta el arabalı çöpçüler, düşük bir ücret karşılığında evlerden çöpleri alır. Çöpü fazla biriken ev kadınları, küçük bir bahşişle birlikte çöplerini belediyede kadrolu olan, resmi kasketli, kahverengi elbiseli bu temizlik görevlisine verir.
Topkapı Sarayı'nda bulunan değeri paha biçilmez 'Kaşıkçı Elması'nı da çöpçülerden birinin bulduğunu anlatıyor Mehmet Mazak.

yeter gerisi kitapta , okuyun derim