E-Dergi

Yazarın ilk kitabı Şahmeran harikaydı. Efsaneler ile ilgili kitapları okumaya bayılıyorum, yeni şeyler öğrenip bir yandan da araştırmak çok güzel, ama Sihri Su’dan aynı tadı alamadım. Hatta gereksiz uzatılmış buldum maalesef. Yalova Termal Kaplıcalarının efsanesini anlatılıyor bu kitapta. O efsanelerin verdiği gizemi inanılmaz bulurum hep, bunda gizem de yoktu. Beğenerek okuyamadım. Oysa ki büyük beklentiyle başlamıştım.

Dönem kitaplarını her zaman çok severek okumuşumdur. Bu kitap da çok severek okuduklarımın arasında yerini aldı. Hitler’in Yahudiler’e zulmünü konu alan, tıpkı diğerleri gibi beni çok etkileyen gerçek yaşam hikayesiydi. Yazar, toplama kamplarından kurtulanları dinleyerek yazdığı kitapmış. İçim daha çok acıdı bu gerçeği öğrenince. Geçmiş ve şimdi olarak ilerliyor. Başlarda ‘ee olay çözüldü zaten’ dedim, ama asıl olay sayfa 150-200’de başlıyormuş meğerse. Ondan sonrasını zaten nasıl bitirdiğimi hatırlamıyorum. Kesinlikle bu tarz sevenlere tavsiyemdir. Çok acı ve çok üzücüydü.

kitap, köpekbalıklarının ağası Megaladon’u ve Mariana Çukuru’nu inanılmaz ayrıntılı bilgilerle anlatıyor. Bu tarz konulara ilgisi olanlar kaçırmasınlar. Gerilim, aksiyon ve merak dolu bir kitaptı. Kesinlikle okumaya değer. Ama filmi izlemeyenlere de kesinlikle onu da izleyin derim.

Kitap o kadar enteresan başladı ki, başlarda hiç bir şey anlamadım. Konuya adapte olmakta çok zorlandım. Haddinden fazla yabancı kelime ve şarkı ismi yazılmış ki ‘bu ne ya’ dedirtti bana. Ve bazı kelimelerin anlamları yazılmamış bile. Konu bir ara merak ettirdi ama uzun süre düşüşe geçti. Tam iyi gitmeye başladı dedim, yine monotona döndü. Oysaki nasıl merak ediyordum bu kitabı. Bir adamımız var baş kahraman ve gittiği yerde işlenen 3 cinayeti deli gibi çözmeye çalışıyor, halbuki adamımız senarist, senin cinayetleri çözmeyle ne işin olabilir. Tuhaf, bir yere bağlanılmaya çalışılmış ama çorba yapılmış bir kitaptı. Maalesef beğenmedim. Beni inanılmaz yavaşlattı ve elimde süründü.

kutu baya geniş ve çok kullanışlı