E-Dergi

Eğer Atatürk ölseydi ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı, Osmanlı Devletinin, Osmanlı Cumhuriyeti olarak devam edebileceği düşüncesi üzerine kurulu bir Komedi filmi. Düşünce olarak güzel ama Senaryo anlamında oldukça zayıf kalmış bir film. Ata Demirer filmi bir noktada kotarmasına rağmen malesef diğer oyunculuklar zayıf kalmaktadır.

Ray Bradbury anlatmak istediğini o kadar güzel anlatmışki, görevleri yangınları söndürmek olan itfaiyecilere, kitabında görev olarak, kitap yakma işini vermiş. Aslına sadece bu görev değişikliğiyle bile kitap hakkında ve kitapta yer alan gelecek hakkında bilgi veriyor. İnsanların Totaliter rejimle nasıl hissizleştirildiği, nasıl tekdüzeleştirildiği ve nasıl robota dönüştürüldüğü anlatmakta. Ve yine düzen nasıl olursa olsun, gelecekte neler olursa olsun hep bir ümit olduğunu, dağlarda saklanan ve kitapları akıllarına yazan insanlarla göstermiştir.

175 sayfalık bu kitapta aslında o kadar çok şey var ki; Kumarın ve Kumarbazlığın nelere gebe olduğu. Aslında Kumar da kazanmak diye bir şey olmadığı, Kumarın insanın iç dünyasında yaptığı yıkımında yanında sosyal çevre de oluşturduğu yıkıntıları a göstermekte. Ama benim açımdan kitabın en güçlü yanı; kitabın kahramanının kumar oynarkenki ruh halinin biz okuyanlara neredeyse siz yaşıyormuşsunuz gibi aktarılmasıdır. Bu ruh halinin bu kadar iyi ortaya konabilmesinin tek bir sebebi vardır o da bu kitapta anlatılan olayların aslında Dostoyevski tarafından birebir yaşanmış olmasıdır. Kitapta ne anlatılırsa anlatılsın. Bu kitap sadece Kahramanın Kumar ile olan ilişkisinde ki iç dünyasının bu kadar çarpıcı satırlara dökülmesi sebebi ile başlı başına bir abidedir.

Öncelikle kitaptaki betimlemeler size uzun ve yorucu gelebilir. Aslında bu durum kişiden kişiye değişir.ama benim açımdan tasvirler ve betimlemeler, İnsanlık Komedisi olarak nitelediği Dünyayı insanlara daha iyi aktarmak için ince bir işçilik ve ustalık ürünüdür.
Goriot Baba, İki Kızı ve kızıyla evlnenen çıkarcı bir adam(!) arasında geçmektedir. Goriot Baba'nın Kızlarına olan Sevgisi ile Kızlarının ondan utanması ve faydalanması üzerine bir çelişki üzerine kurulur. Bir tarafta çıkarsız bir sevgi, bir tarafta çıkarlara dayalı zoraki bir ilişki. Galip kim mi Geliyor? Söylersem izlemediğiniz bir filmin sonunu söylemiş gibi olurum.

1905 yıllarında rus devrimi esnasından işçi sınıfının verdiği mücadeleleri anlatıyor. İşçi sınıfının eşitlik uğruna verdiği bu kavga da kitabın kahramanlarından Pavel de bulunmaktadır. Kitaba genel anlamda bakıldıgında Pavel'in Annesinin oğlu için verdiği mucadele anlatılmaktadır. Ama kitab öyle bir simgesel hale dönmüş ki Oğlu Pavel için uğraşan Anne Aslında Sosyalist düzen için çaba harcamaktadır. Yani Gorki Bir Anne'nin oğlu için mücedelesini anlatmış ama işin perde arkasında Bir Kadın ve bir Anne'nin sosyalizm için neler yaptığını göstermektedir. Hatta finalde Annenin Sosyalist karşıtlarına söylemide olayın biraz fanatizm boyutunda savunuculuğuna sıçramış. Ama roman olarak ele aldığımız da bence ünvanını hal eden bir yapıttır