E-Dergi

Bu eser, edebiyatımızın başyapıtlarından. Hasta bir çocuğun ruh hali ve hastane ortamı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Romanda özel bir ana karakter yok. Bu ana karakter yazarın bizzat kendisi. Yazar, hasta ve umutsuz bir çocuğun yerine kendisini koyup anlatmış. Bir de yayınevi, romanın orjinal haline sadık kalmış. Yazarın o dönemde kullandığı (bu gün artık pek çoğu kullanılmaz olmuş) kelimeler olduğu gibi verilmiş. Kitabın arkasında da bunlarla ilgili küçük bir sözlük var.

Bir dönem Türkiye'de en çok merak edilen adam ile ilgili yazılan en tarafsız kitap olarak düşünüyorum. Yazar Çatlı'yı yazarken gazetecilerin kendi dünya ve düşüncelerinde kurguladıklarını değil de, bizzat belgeleri ve olayların içindebulunan kişilerin görşlerini ön plana çıkarıyor. Ben beğendim. Çatlı hakkında tarafsız ve daha gerçekçi bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiye ederim.

Yakın tarihte meydana gelen Susurluk kazasıyla ilgili kısa bir gezinti olarak görülebilir. Ben kitabı özellikle Teşkilat-ı Mahsusa ve MİT hakkında yeni bir şeyler öğrenebilirim diye almıştım, ancak bu konuyla ilgili hiç bir şey bulamadım. Yani kitabın ismi sizi yanıltmasın. Kitapta sadece Susurluk olayının bazı aktörleri ile gazetecilerin yaptığı röportaj ve köşe yazıları var. Dediğim gibi, bana göre doyurucu birkitap değil. Sadece yakın tarihe kısa bir gezinti imkanı sunuyor. Kitabın sonunda bir çok belgenin sunulması ise artıbir değer.

Bu kitap bence çok ses getirecektir. Yazar, öyle güzel analiz ve yorumlar getiriyor ki, hem nalına, hem mıhına vuruyor. Gözü kara islam nizamcıları nasıl AB'nin amansız savunucuları oluyor? Dünün sosyalistleri nasıl da liberalizmi savunuyor? Bir insan yıllar boyunca Kur'an'dan dersler yapar da sonranasıl paraya tapar, ruhsuz ve utanmaz bir muhterise dönüşür? İşte bu tarz insanların tek felsefeleri 'her yola gelirim, her renge girerim, yeter ki kazanayım' düşüncesidir. Başta dediğim gibi, kesinlikle çok ses getirecek bir kitap. Herkese tavsiyemdir.

Sırf merakımdan dolayı okuduğum bir kitap. Hemen söylemeliyim ki, zihnim allak bullak oldu. Doğru diye bildiğimiz şeylerle ilgili öyle paradokslar var ki, insan içinden çıkamıyor. İşte size kitabın giriş sözü: 'İyiysem eğer çok, çok iyiyim; ama kötüysem daha iyiyim.' Nasıl, aklınız karıştı mı? Felsefi problemler, böyle çelişkiler yaratarak büyüleyen paradokslar ve kafa karıştırıcılar olarak görülebilir. Biraz eğlenip, kafa karıştırmaya ne dersiniz?