Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

Hatice Arslan Tarafından Yapılan Yorumlar

11.08.2010

ernest hemingway in tarzını merak ettiğim için konusuda bana yakın geldiği için satın aldığım bir kitaptır.çok sürükleyici ve enteresan olduğunu söyleyemem hatta biraz sıkıcı bile denilebilir.zaten yayınlandığı 1950 yılında da pek başarı elde edememiştir.
11.08.2010

... oturdum ve ağladım. efsaneye göre bu ırmağın sularına düşen herşey, yapraklar, böcekler, kuş tüyleri, bunların hepsi ırmagın yatağında taşa dönüşürmüş. ah! yüreğimi bağrımdan söküp, akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim... hiç acım kalmazdı, hiç pişmanlık kalmazdı içimde anılarım olmazdı hiç.
Piedra ırmağının kıyısında oturdum ve ağladım. kışın soğuğu, yüzümdeki yaşları hissettirdi bana ve bu yaşlar, önümden akıp giden sulara karıştı. bu ırmak bir yerlerde bir başka ırmağa karışıyor sonra bir başkasına ve bütün bu sular, gözlerimden ve gönlümden çok uzaklarda sonunda denize kavuşuncaya kadar böylece akıp gidiyor.
gözyaşlarım böylece çok uzaklara akıp gitsin ve aşkım, bir gün onun için ağladığımı hiç bilmesin. çok uzaklara aksın gözyaşlarım ve ben, ırmağı, manastırı, pirenelerdeki kiliseyi, birlikte yürüdüğümüz yolları unutayım.
04.08.2010

Kriminal olayları çözümlemeye,entrikaya,gizeme ve gerilime dayanamıyorsanız tam size göre!Farklı bir dünyaya ,dünyasına hakim ve zeki bir insanın mizahi dilinden yapılan bu yolculuktan sizlerin de keyif almasını umuyorum.
04.08.2010

Konusu pek çok insanın başına gelebilecek bilindik bir konu. Yani aşk ikilemi ya da daha doğrusu aşk üçgeni. Ama anlatımı bambaşka, çok farklı. Bir kere çok yalın ve çok samimi. Bize olan biteni Leyla anlattığı için, onun kafasından geçenler cilanlanmamış, ham haliyle yansıtılmış. Ona has tuhaf benzetmeler değişik cümleler özgünlüğünü korumuş. Ben hiç sıkılmadan keyifle iki günde okudum bitirdim. Başlarda Leyla bana çok boş geldi ne yalan söyleyeyim. Aklı fikri paralı sevgili bulmakla meşgul, hayatı eğlenceden ibaret zanneden, olmadığı gibi görünme çabası içinde olan, arkadaşlığın bile gerçek anlamını bilmeyen,öylesine yaşayan tın tın bir tip gibiydi.
Ama sonra herşey bambaşka bir hal aldı. Zaaflarının olduğuna ve onun da incinebileceğine tanık oldum. Ona kendimi o kadar kaptırdım ki bazı yerler beni epey etkiledi. Aslında belki de işin en güzel yanı gözlerimin dolduğu zamanlarda bile sonradan söylediği tuhaf bir benzetmeyle beni gülümsetmeyi başarabilmiş olması. İçimi karartmadan beni hüzünlendirdi.
Kim ne derse desin. İster hoş ama boş, ister amaçsız, ister büyüklere masallar desinler ben bu türü okumayı seviyorum ve okura birşeyler kattığına inanıyorum. Benim gibi düşünenlere de şiddetle Leyla Gibi’yi okumalarını tavsiye ediyorum.
04.08.2010

Zaman Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın yazdığı Anlık Hikâyeler, kısa bir zaman dilimi içinde yaşanan ancak geçmişe dönük anlatılarla genişleyen altı hikayeden oluşuyor. En beğendiğim hikaye Penaltı isimli hikayeydi. Kitabın 78 kuşağından eski bir devrimci liderin günümüzdeki paranoyak yaşantısını anlatan ilk hikayesi ve asansörde mahsur kalan eski bir politikacının o anki psikolojik durumunu anlatan Asansör de beni oldukça etkiledi. Ayrıca tüm hikayeleri epey sürükleyici bulduğumu ifade etmeliyim. Her hikaye oldukça şaşırtıcı bir şekilde son buluyor. Bazılarında sonunu görmemek için son sayfada elimle son paragrafı kapattığımı farkettim çünkü son bölümler oldukça meraklandırıcıydı.
Yazarın daha önce 28 Şubat Gölgesinde Amerika ve Sinemaya Farklı Yerden Bakmak isimli kitaplarını okumuştum. Sinema yazıları oldukça orijinaldi. Aslında onları Zaman Gazetesi’nden takip ediyordum ve oldukça beğeniyordum. Bu yazıların kitap halini aldığını görünce üzüldüm zira bu, yazıların sona erdiği anlamına geliyordu. Anlık Hikâyeler’i de çoğunlukla uçaklarda yazmış hep. Umarım yeni hikayeler yazar.