E-Dergi

Lawrence Durrell kimileri için "Muhteşem Lawrence", kimileri için bir oryantalist. Kendisi bir yazıda "Frenkler Doğu'ya gittiğinde ya bu insanları gözlemler, ya da onlardan kötü edebiyat yapar" diyordu. Durrell'ın "kötü edebiyat" yapmadığı açık. Avignon Beşlisi'nde okuru yine labirentlere sokuyor, yolunu kaybettiriyor, başını döndürüyor. Durrell'ın dünyasında gezinmek kolay değil, o pek de tekin olmayan yazarlar soyundan... O; tutkunun, ölümün, aşkın en mahrem, en zorlu, en gizemli, en karanlık yüzlerini yansıtan bir söz büyücüsü...

Ahmet Cemal’in öykü kitabıdır Dokunmak. Kıyıda Yaşamak adlı otobiyografik romandaki karakterlerden yola çıkarak, yazdığı öyküleri bu kitapta bir araya getirmiş Yazar. Kitabı okumaya başladıktan sonra, öyküler konuları itibariyle beni sarıverdi. Okudukça okudum, sayfaları çevirdikçe keyif aldım. Yazar’ın şu ana kadar iki kitabını okudum. Her ikisinde de son sayfanın geldiğine inanamadım ve bitmesini istemediğim güzellikteydi ikisi de. Tamamlanmamış bir yazı, öykü haline getirilmiş ustalıkla. Diğer öykülerdeki konular da yüreğe dokunur nitelikte ve bu yüzden okurun ruhunu doyuruyor. Yazar, cümlelerini farklı kelimelerle süsleyerek gösterişli ifadelere yer vermiyor olsa da, konuşma dilinde kullanılan kelimelerle sade ve akıcı bir üslupla okurun kalbine hitap ediyor.

. Eserde bir çok çocuğun, belki yazarın hayat hikâyesinin parçası, hayali ya da gerçek hikâyesini okurken bütün Faruk Duman kitaplarında olduğu gibi hayvanlarla, doğayla temas halindeyiz, sesleri ve görüntüleri insanların hikâyelerine karışmış hayvanlar bunlar, ama özellikle anlatılmış da değiller. Aynısı burada da var işte: betonların arasında sıkışıp kalmış yeşilliklerde büyümeye çalışan yavru kedileri, annesi babasının çatılardan haftalar boyu cesaretlendirdiği ve gece gündüz inlemelerine ağlamalarına sabırla göğüs geren- şu anda bile ağlıyor- yavru martıyı, seneler önce yok olup gitmiş ama hatırası gönlümde bekleyen nice canı, iki oğlum da dahil- burada, aynen hikâyelerdeki çocuklar gibi, düşünüyorum,

Bu kitabı oluştururken yazar,gizli servislerin desteğini, ilgisini, alakasını esirgemediğini ve onun kitabı.olan..röportaj yapılan kadınlar, genelde lafa işin aksiyon kısmıyla başlayıp, sonunda, aslında bu işlere giriştikleri için nasıl da pişman olduklarını ima ederek bitirmekte olup yine de okunması gereken bir kitap bence, özellikle kadınların çatışma anlarındaki baskın davranış eğilimlerine ve gizli servislerin ya da diğerlerinin, kadın militanlara -en azından kitaba yansıttıkları kadarıyla- bakış açısına dair birşeyler öğrenilebilir.

Trecanian`ın gerçek kimliğini kimse bilmiyor. Belki de HESAPLAŞMA`nın baş kahramanı Dr. HEMLOCK size, yazarın da kimliği hakkında ipuçları verecektir. HESAPLAŞMA, eleştirmen ve ajan Jonathan HEMLOCK`un zoru başarma mücadelesindeki gerçeğe çok yakın ve akıl almaz serüvenlerini yansıtıyor.