E-Dergi

yorum yazan arkadaşlardan biri sanırım kitabı okumadan ve sadece puan kazanmak için kendince bir şeyler yazmış. Kitapta siyasi bir sürgün yok Dr Hikmet tamamen kendi duygusal hezeyanlarının sonucu olarak İzmir de limanda gördüğü bir gemi ve geminin ruhunda uyandırdığı istekler üzerine Fransa ya gider. Aslında kitap bariz bir şekilde doğu batı karşılaştırması yapmaktadır. Şarkloların gözünde garb son derece modern, insani ilişkiler açısından son derece medeni kısaca her anlamda yaşanılası bir yerdir. Dr Hikmet te bu görüşleri taşıyna bir Osmanlı münevveridir. Kitap adının çağrıştırdığı siyasi içerikli pekte yüklü değildir. Jön Türkler ve diğer siyasi simgelerin sadece isimleri anılır ve özellikleri verilmez. Türk klasikleri arasında kanımca okunması gerekli bir kitaptır.

ihsan oktay anar puslu kıtalar atlasından bu zamana kadar yazdığı eselerde kendiene has bir üslup oluşturabilmiş bir yazar. okurken hem Osmanlı nın -kendi adıma çok merak ettiğim- günlük halk yaşayışına dair pek çok şey öğrenebiliyor, hem de büyülü ve zihni zorlayan karmaşık bir masalın içinde kaybolabiliyorsunuz. suskunlar çeşitli simgesel ögelerin birleşiminden oluşan enfes bir kitap. Hrıstiyanlık ve İslamiyet öğretilerinin temel noktalarının ustaca ele alınışına şahit oluyoruz. Öyle ki Habil le Kabil'i, Hz. İsa nın son yemeğini ve çarmıha gerilişini İstanbul da geçen öyküler gibi okumak mümkün. Ayrıca Allahın güzel isimlerinden olan Batın ın kullanılışı da kitaba ayrı bir çeşni katmış bence. Sonuç olarak nasıl ki bundan önceki kitapları farklı ve güzelse bu kitapta en az onlar kadar takdire şayan.

thomas bernhard ı şans eseri tanıdım ama tanıdıktan sonra vazgeçemediğim bir yazar oldu. yok etme nin ardından neden mahzen ve son olarak ses taklitçisini okudum

herkese okumasını tavsiye ederim diyemem çünkü edebiyatla ilgisi yoğun olmayan okuyucular için yorucu bir uğraş olabilir

tanıştığım bi avusturyalıya sordum berbhard ın vasiyetini evet kitaplarının yayımlanasını yasaklamış fakat 89 da ölmesinden bir kaç yıl sonra yayınlaşmış kitapları siz onun kitaplarına bakmayın aslında avusturya yı çok sever dedi bence de doğru insan sevdiği şeye kızar sanırım

Ben bir Kemal Tahir hayranıyım.Yazarın Esir Şehir serisini, Kurt Kanunu'nu bozkırdaki çekirdek'ini ve son olarakta rahmet yolları kesti adlı kitabını okudum.Doğrusu bu kitaplar içinde Esir Şehir serisinin yeri başka.

Rahmet yolları kesti, cumhuriyet ertesi bir dönemi ve bu dönemin eşkiya mı halk mı karar veremeyen insanını anlatıyor.Edebiyat bilgsine güvendiğim bir hocam kemal tahir'in diyaloglardan karakter tahlillerine giremediğini ve bu yüzden derinlemesine ele alınacak konuları satıhta bıraktığını söylemişti.İtiraf etmeliyim ki bozkırdaki çekirdek ve rahmet yolları kesti adlı kitaplarda bu eleştiriye katılmamak mümkün değil.Eşkiyalık ve onların topluma uyum sorunları sanırım kemal tahir gibi bir yazar tarafından çok daha iyi işlenebilirdi.

Ama Kemal Tahir okumaya devam.Esir Şehir serisini yaratmış bir yazar ne yazsa okunması gereken bir yazardır kanımca.

Kitabı ilk kez lise iki öğrencisiyken tanımıştım.O zamandan beri kitabı tam 9 kez okudum.Yaklaşık 8 yılda 9 kez.Bu kitapta bir şey var beni kendine bağlayan.Ne zaman okuyacak yeni bir kitabım olmasa elim kendiliğinden bu "puslu kıtalar atlası"na gidiyor.Ne zaman birine hediye almak istesem ilk seçeneğim yine bu kitap.Yazarın diğer üç kitabını da okudum.Ama diğerlerini bir yana bu kitap bir yana.Hatta abartısız okuduğum tüm kitaplar bir yana bu kitap bir yana.

Felsefenin, merakın, yeniçeri hayatının bağdaştırılması ancak bu kadar kusursuz olabilir.Kitap içinde öyle hikayeler var ki diğer kahramanlarla ve onların hikayeleriyle nasıl bağdaşacağını bir türlü kestiremiyorsunuz.Ama sonunda öyle güzel bağlanmış ki hayran kalıyorsunuz.Örnek mi; Ebrehe'nin anlatıldığı bölümler vb vb...

Herkese tavsiye ederim