E-Dergi

günce şeklinde yazılmış bir eser.çeşitli ruh analizleri,tanrı,yaşlılık,yazarlık,aile bağları,şehirler,hastalıklar ve daha bir çok konuyu açıkyüreklilikle irdeleyen yazar kendini de okurun gözleri önüne seriyor.her bir satırın altını çizmek isteyip,sonra tüm kitabı çizeceğinizi anlayıp vazgeçmek..."insanın bir tanrısı olsun da kullanmasın mümkün müdür?" kitapta "mümkün müdür?" ile başlayan kısım benim favorimdir.ayrıca değerli şair Behçet Necatigil'in bu eseri çevirmiş olması kesinlikle kendisi de bir şair olan Rilke'yi daha iyi anlamamızı sağlıyor.

küçük prensin benim hayatımda çok özel bir yeri var.küçük prensin naifliği,duygusallığı,yetişkinlerin dünyasına yönelttiği eleştiriler aslında hepimizin bir zamanlar hissettikleri.küçük prens gezegen gezegen dolaşıp farklı meslek gruplarından insanlar ve bazı hayvanlarla tanışır.yıldızlara sahip olduğunu düşünen bir kral,coğrafyacı,yıldızları sayan bir muhasebeci,kendini beğenmiş bir artist,gece bekçisi,tilki,yılan,çiçek...her diyalog ayrı bir ders niteliğinde.bir kaç kere okumuşsanız eğer alıntı yapmadan duramazsınız.her karşılaştığınız durumla ilgili küçük prensin mutlaka iki çift lafı vardır.okuyun ve okutun...

john fowles'ın okuduğum 3.romanıydı.bir kelebek koleksiyoncusu olan karakterimiz kimsenin dikkatini çekmeyen silik bir karakterdir.ve aşık olduğu genç kızı günlerce uzaktan izler ve en sonunda onu şehirden uzak bir kır evine kaçırır. fowles okurken güzel gelen şey karakterleri kendi akışına bırakması.kitapta aynı olaylar hem gencin hem de kızın ağzından günce şeklinde anlatılıyor.esir tutulduğu zamanlarda hayatı sorgulamaya vakit bulan genç kız sanatı sorguluyor ve okura sorgulatıyor.gencin saplantılı ilgisi ise hikayenin gidişatını daha heyecanlı kılıyor.ayrıntı yayınlarının pek çok kitabı gibi hem çeviri hem de baskı bakımından harika bir kitap.

sözkonusu yazar murathan mungan olunca ne yazsam kifayetsiz kalıyor.yazarın yelpazesi öylesine geniş ki.bu eseri 3 öykü içeriyor.özellikle suret masalı beni çok etkiledi.sosyalizmi,devrimciliği,eşcinselliği,dinsel tabuları,sanatı,aşkı sorgulayan bu hikaye kendi içimize bir bakış atmamızı ve doğru sandığımız,inandığımız,ateşli bir şekilde savunduğumuz şeylerin belki de o kadar önemli olmadığını söylüyor ve söyletiyor bize.

askerdeyken okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap. John Fowles çok farklı tarzda yazıyor. Kendi tabiriyle tanrı yazar olmamak için iki farklı sonla bitiriyor kitabı. Sarah ve Charles'ın aşkına büyük veya mükemmel diyebilirsiniz ama kesinlikle sıradışı...