E-Dergi

İkna odaları sadece üniversitelerde görülmedi,başımızı örtmeye başlamamızla başlıyor hikayemiz,çevremiz tarafından ikna edilmeye çalışılıyoruz hep,"Aman ne olacak açıversen" diyerek başlıyor, gelecek kaygıları,kariyer masalları,hizmet gerekçeleri(!)...ile devam ediyor ikna seansları.Nihayetinde hepimiz kendi yolumuza akıyoruz,kimimiz başını açmayı tercih ediyor romandaki Nuran gibi,kimi peruk takıyor Seher gibi ve az bir kısmımızda vazgeçiyor gelecek rüyalarından Nermin gibi.Hepside yıkıcı ve zor kararlar..Yıldız Ramazanoğlu'da hepimizin tek tek içine bakmış,ve kalbimizin acılarını yazmış..Ve verdiğimiz bu kararların bizi nerelere götürdüğünü gözler önüne sermiş..Anlamak ve bu acıların neresinde durduğunu görmek isteyen herkes hikayemizi okumalı..Ülkemde özgür olabilmek temennisiyle..

Celaleddin Vatandaş'ın "Vahiyden Kültüre" isimli kitabı ile birlikte mutlaka okunması gereken bir eser..Allah'ı tek gerçek ilah,melik,Rab olarak kabul edip inanan kişi,bu inancı yaşantısına aktarmak zorundadır.Allah'tan başkasının hükmüne boyun eğmemeli,Allah'ın hakimiyetini dünyada tesis etmeye çalışmalı.İşte tevhid budur.Bu yüzden kafirler "La İlahe İllallah" cümlesinden korktular..Söylemek yaşamak demekti..Acaba dilimizdeki değil,yaşantımızdaki tevhid nekadar gerçek? Tarİhsel süreç,kültürel kirlilikler islami yaşantımızı ne hale getirmiş? İşte bu kitap hepimizi tekrar bir nefis muhasebesinden geçirecek..

Ömer Hayyam'ın hayatına ait kesin bilgiler elimizde olmasada,rubailerinden onun nasıl biri olduğunu azçok anlayabiliyoruz.Sadık Yalsızuçanlar bu kitabında ömer Hayyam'ı şimdiye kadar bildiğimizden çok farklı tarzda anlatmış..Üstelik Nizam,Hasan Sabbah ve Hayyam üçlüsünün medresede beraber öğrenci oldukları efsanesini de temele almış..Bana gerçekçi ve samimi gelmedi..Sadık Yalsızuçanların diğer kitaplarının yanında çok sönük olmuş..

"Ezel sırlarını ne sen bilirsin,nede ben
Bu muammayı ne sen çözebilirsin nede ben
Perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var
Perde kalkarsa ne sen kalırsın nede ben."

Demiş Harakani Hz. Sadık Yalsızuçanlar herzamanki gibi mükemmel üslubuyla,hem acı çeken bir kalbin feryadlarını,hemde Allah aşkıyla yanan bir gönlün öyküsünü bizlere anlatıyor.Arakdaşlarında söylediği gibi,kameramanın acı çekerek ve hissederek kıldığı o abdest ve namazın anlatıldığı ve kerbalanın hikayelendirildiği bölümler gerçekten harika..

Kitap daha çok 90lı yıllarda ihtida etmiş kişilerin öykülerini anlatıyor.Ve öykülerdeki ortak nokta ise batının islamı nekadar yanlış tanıdığı.Buna sebep gerek medya gerekse yanlış kaynaklar olmuş..Tabi sancı çeken insanlar,Allahında nasibiyle bir şekilde islama/fıtratlarına dönmüşler..Daha yeni ihtida öykülerinin anlatıldığı kitaplar çıkmalı diye düşünüyorum.Bu öyküleri elbette duygulanmadan okumak imkansız.Çünkü bazen deryada olduğundan haberdar olmayan b-alıklar gibi oluyoruz,ve bize gerçeği hatırlatan her işaret kalbimizin duvarlarını yıkıyor..Tıpkı burdaki öyküler gibi...